3 Temmuz 2012 tarihinde medyaya aşağıdaki haber yansımıştır.
“ABD ordusunun hedefi başörtülü kadın!
ABD ordusunun Müslüman düşmanlığını tetikleyen bir uygulaması daha ortaya çıktı. Komando eğitimi için hazırlanan hedef tahtasında , başörtülü bir kadın var.”
Haberin devamında:
“Virginia`daki deniz komandolarının eğitim merkezinde, askerlerin yakın muharebe teknikleri eğitiminde kullandığı hedef tahtasında, başörtülü bir Müslüman kadın fotoğrafı ve Kur’an ayetlerinin kullanılması büyük tepki çekti. Müslüman sivil haklar kuruluşları, Savunma Bakanlığı Pentagon yetkililerinden askerlerin eğitiminde bu materyallerin kullanılmasına son verilmesini istedi. Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) yayımladığı açıklamada, `ölüm evi` olarak adlandırılan merkezde bir cami, başörtüsü takan, silahlı bir Müslüman kadın ve arkasında Kur’an`dan ayetler bulunan hareketli hedefler kullanıldığını belirtip `Bu tasvirlerin kullanılması suçtur ve eğitim gören askerlere de, çoğunluğu Müslüman ülkeler için olumsuz mesaj verir` eleştirisini yaptı. Savunma Bakanı Leon Panetta`ya açık mektupla seslenen CAIR Direktörü Nihad Avad, "Pentagon, İslam ve Müslümanlar ile ilgili tüm eğitim ve eğitim materyallerini güvenilir akademisyenler ve uzmanlarla gözden geçirip düzeltmeli" dedi.
İşin ilginç tarafı Müslüman sivil haklar kuruluşları, Savunma Bakanlığı Pentagon yetkililerinden askerlerin eğitiminde bu materyallerin kullanılmasına son verilmesini istiyorlar. Hâlbuki ABD askerleri tatbikatta öğrendiklerini Afganistan Pakistan ve Irak’ta fiilen uyguluyorlar. Henüz ABD’nin bu fiili uygulamalarına resmi ağızlardan bir itiraz duymadık.
ABD ordusu 28 üyeli NATO’nun en etkin gücüdür. NATO üyelerinden sadece biri Müslümandır. Halkı Müslüman olan Türkiye “devlet olarak” Müslüman olmadığı gibi her hangi bir dini de yoktur. Zira Anayasadan “Dini İslam’dır” ibaresi çıkartıldıktan sonra yerine bir din yazılmamış yanı kısaca dinsizlik tercih edilmiştir. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz Kuzey Atlantik İttifakı, Hıristiyan veya dinsiz devletlerden oluşan bir ittifaktır. Bu ittifakın düşman konseptinde Müslümanların olduğuna dair sayısız delilden biri de yukarıda verdiğimiz haber başlığıdır.
Müslümanlar olarak böyle bir ittifaktan bir an önce çıkılması gerektiğini her platformda dile getirmek dini içtimai ve sosyal bir görevdir. Müslüman çocuklarımızın onun bunun çocukları ile aynı saflarda yer almamaları gerekir. Başörtülü Müslüman kadına ve ayeti kerimelere ateş eden askerlerle müttefik olan bütün yetkililer (asker veya sivil) bu suça ortak olmazlar mı? Şimdi yetkili makamlarda olan Müslüman kardeşlerimizi bu günaha ortak olmamaları için uyarmak hepimizin görevidir. Yetkililerin derhal böyle bir ittifaktan çıkmaya çalışmaları kaçınılmazdır.
Zaman zaman ülkemizde Emniyet içerisinde başörtülülere yönelik düşmanca girişimler de Kanaatimce NATO ABD ittifakından kaynaklanmaktadır. Nasıl Ordu ABD ordusu ile veya diğer NATO güçleri ile ortak tatbikatlar yapıyorsa Emniyet birimleri de ABD emniyet birimleri ile ortak çalıştaylar kongreler ve sempozyumlar düzenlemektedir. Oraya giden üst düzey polislere başörtüsü, sakal, çarşaf, sarık vb öğeler terör sembolleri olarak gösteriliyor. Bu sözüm ona İslam düşmanı müttefik uzmanlardan etkilenen polisimiz de sözde halkımızın güvenliği için halkın güvenliğinin asıl teminatı olan mü’minleri hedef tahtasına koymaktadır. Emniyet makamlarımızın ABD’nin dostunu dost, düşmanını düşman kabul ettiğine dair Muhterem Mehmet PAMAK’IN savunması harika bir örnektir.
(Bkz. http://www.islam-tr.net/serbest-kursu/29033)