Fransa'da aralarında eski Cumhurbaşkanı Sarkozy ile eski Başbakan Valls'ın da yer aldığı 300 Fransız'ın Kur'an-ı Kerim’den bazı ayetlerin çıkarılması yönündeki skandal bildirisine tepkiler büyüyerek devam ediyor.
Batılıların Kur’an-ı Kerim aleyhinde dile getirdikleri birtakım hezeyanların ilk olmadığını ifade eden Bingöl Üniversite Rektör Yardımcısı Profesör Doktor Hakan Olgun, “Tarih boyunca Kur’an-ı Kerim’e ve Hazreti Peygamberin şahsına dönük, Batı dünyasında pek çok haksız, mesnetsiz, hezeyan içeren iftiralarla karşılaştık. Bu son olacağı anlamına gelmiyor, bunun arkası gelecek.” dedi.
Olgun "Batı dünyasında İslam karşıtlığı olarak ortaya çıkan akımın temelinde İslam’ın iki değeri olan Hazreti Peygamberin şahsı ve Kur’an-ı Kerim var." ifadelerini kullandı.
“O Kur’an’ın yaşayan versiyonudur”
Diğer dinlerin geleneğinde "peygamber sünneti"nin söz konusu olmadığını ifade eden Olgun, “Kısmen belki Yahudilerde Hazreti Musa’nın sünnetinden bahsedilebilir. Ama bir Yahudi, bir Hristiyan, bir Budist, bir Hindu'da, kurucuları ya da peygamberleri olduğu kişi gibi davranma ve bundan sevap elde etme şeklinde kurumsal bir yapı söz konusu değil. Bizim geniş bir hadis külliyatımız söz konusu. Bizim için bir "Sünneti Seniyye" kavramı söz konusu ve buna göre davranıyoruz. Kur’an bize temel ahkâmı, ilkeyi belirtiyor. Cenab-ı Hakk, Hazreti Peygamberi (Sallallahu Aleyhi Vesellem) pek çok yerde böyle nitelendiriyor, Peygamber de kendisini böyle nitelendiriyor. O, Kur’an’ın yaşayan versiyonu. Kur’an’ın hayata nasıl geçirileceğini biz Müslümanlara, insanlara bildiriyor. Bu durum başka hiçbir dinin geleneğinde yok.” diye konuştu.
“Model alınmasının önünü engellemek gibi bir girişim söz konusu”
Kur’an ve Hazreti Peygamberi hedef alan batı dünyasının amaçlarına değinen Olgun, “Hazreti Muhammed Aleyhisselatu Vesselam’ın şahsı ile ilgili olumsuz iftiralar, nitelemelerle insanların gözünde O’nun bu yüce değerinin zayıflatılması söz konusu. Böylece insan olarak Kur’an’ın nasıl yaşanacağının, model alınmasının önünü engellemek gibi bir girişim söz konusu. Hazreti Peygamber ile ilgili olumsuz bir proje. Batı dünyasında bilerek, isteyerek yapılan, bilimsel verilere dayanmayan, ideolojik temele dayanan bir proje.” İfadelerini kullandı.
“Kur’an dünya ve ahiret huzurunun kaynağıdır”
Kur’an’ın birçok açıdan ele alınması gerektiğini ifade eden Olgun, “Kur’an’da ekonomi ayetleri vardır. Kur’an’da miras hukuku vardır. Kur’an’da medeni hukuk vardır. Kur’an’da eğitim sistemi vardır. Kur’an’da zekâtın nasıl dağıtılacağı, savaş hükümleri, barış hükümleri vardır. Kur’an aynı zamanda medeni hukuk dediğimiz, ukubat dediğimiz, dünyevi yaşam, aile hayatından, evlenmeden, boşanmadan, devletin kimler tarafından idare edileceği ve hangi meziyete sahip olması gerektiği, adalet ilkesi üzerine inşa edilmesi gerektiği, şurayı temel alması gerektiğine ilişkin pek çok hususta politika anlamında Kur’an’ın önermiş olduğu insanlara pek çok doktrin söz konusudur. Bu doktrinlerin pek çoğu tabi ki batı düşünce sistemi açısından tedirginlik oluşturan söylemlerdir.” dedi.
“İslam dini hayatın her alanına hitap ediyor”
İslam dini dışındaki dinlerin kapsayıcılığının olmadığını, kutsal metinlerinin genellikle öte dünyaya yönelik hitaplarda bulunduğunu dile getiren Olgun, “Hristiyanların şu anda elinde tuttukları tahrif edilmiş İncil’de bir ahkam söz konusu değil, medeni hukuk söz konusu değil, kamu hukuku söz konusu değil, ceza hukuku söz konusu değil. Politikada aşırı itaati empoze eden pasifist bir politika anlayışı söz konusudur. Sevgi, barış kardeşlik gibi tabanı olmayan ve uygulaması zor olan bir takım ahlaki telkinler ileri süren tahrif edilmiş bir Hristiyan kitabıdır.” diye konuştu.
“Kur’an’daki hukuk, modern çağda insanlığın temel sorunlarına cevap üretebilecek hukuk nosyonu içermektedir”
Olgun, "Kur’an-ı Kerim’in sadece ahirete yönelik değil, bu dünyaya dönük de nasıl yaşayacağımızı, nasıl kazanacağımızı, nasıl yargılanacağımızı, nasıl sosyal hayatımızı düzenleyeceğimizi, nasıl evleneceğimizi ve nasıl boş olacağımızı belirleyen bir hükümler silsilesine sahip olduğu için Kur’an’daki doktrinler, alternatif seküler doktrinlere karşı bir küresel güç olarak, hala varlığını korumaktadır. Yani Kur’an’daki hukuk, modern çağda insanlığın temel sorunlarına cevap üretebilecek hukuk nosyonu içermektedir. Dolayısıyla, Kur’an’ın iftiraya uğraması, değerinin azaltılması, zayıflatılması gibi sebeplerin altında yatan hep bu gerçeklerdir.” ifadelerini kullandı.
“Kur’an'ın modern hukuk sistemlerine alternatif bir hukuk sistemi içerdiğini fark etmiyoruz”
Olgun, konuşmasını şöyle tamamladı: “Şunu üzülerek görüyoruz ki, Fransızlar bile bu işi çözmüş, Kur’an’ın böylesi potansiyel bir gücü olduğunu fark etmiş. Biz Kur’an’a Fransızlardan çok Fransız kalmışız. Kur’an’ın günümüzde var olan bütün modern hukuk sistemlerine alternatif bir hukuk sistemi içerdiğini Müslümanlar olarak fark etmiyoruz. Temennimiz Allah (celle celaluhu), Kur’an-ı, Müslümanlara sadece mezar başında değil, sadece mevlid alanına serpilmiş aşırlarda değil, aynı zamanda dünyevi yaşamda da bütün yaşam kodlarının altındaki güçlü doktrinler olarak yer alan ayetlerinin de vesileyle, bir kez daha hissettirmiş olur.” (Nihat Kanat-İLKHA)