Mesele, tahammülsüzlük meselesidir. Mesele, Müslümanların Müslümanca var olmasını birilerinin kabullenememesi, hazmedememe meselesidir. Lafı döndürüp dolaştırmaya hiç gerek yok, bu kadar açık ve nettir ve bunu herkes bilmektedir.
Sadece bugün değil, otuz yıldan beri meselenin aslı ve esası budur. PKK’nin bölgede kendisinden başka bir gücü kabullenmemesidir mesele.
Sadece bugün değil, otuz yıldan beri meselenin aslı ve esası budur. PKK’nin bölgede kendisinden başka bir gücü kabullenmemesidir mesele.
Nasıl kabullensin ki? Kendisi gibi düşünen diğer sol örgütleri kabullendi mi ki?
Otuz yıl öncesine gidin ve hatırlayın. Bölgenin en güçlü sol örgütleri ne oldu? DDKD, KUK, Alarızgari, Partizan ve daha nice sol örgütler şimdi nerede? Hepsinin varlığına PKK tarafından şiddet kullanılarak son verilmedi mi?
Böyle bir durumda elbette PKK’nin Müslüman bir yapılanmaya, Müslüman bir oluşuma asla tahammül edemeyeceği ortadaydı ve meselenin varıp dayandığı nokta buydu.
PKK’nin hiç değişmeyen üç şartı vardır: Ya bize katılacaksınız, ya burayı terk edeceksiniz ya da sizi öldürürüz. Bütün muhataplarına bu üç şartını dayata gelmiştir ve bugün de aynı şekilde dayatmaya devam etmektedir.
Dicle Üniversitesi’ndeki olaylarla ilgili şu anda bu örgütün internet sayfalarındaki yazılara ve özellikle yorumlara baktığınızda bunu çok net bir şekilde göreceksiniz:
“Bu üniversite bizimdir, bizden izinsiz asla bir şey yapılamaz, burada Rektörlük de biziz, Valilik de biziz, Emniyet de biziz, ancak bizden izin alabilirsiniz!”
Kendilerinden başkalarının varlığına, etkinliğine tahammülsüzlük… Bölgede, Diyarbakır’da ve Dicle Üniversitesi’nde Müslümanca var olmaya tahammülsüzlük, Kutlu Doğuma tahammülsüzlük, Hazreti Muhammed Aleyhisselam’a tahammülsüzlük…
Başka nelere tahammülsüzlük? Bu sene Kutlu Doğum Mevlüd etkinliğinin Nevruz alanında yapılacak olması da onlar için kabullenmesi mümkün olmayan bir başka olay.
Başka bir şey daha var tahammül edemedikleri, nedir biliyor musunuz?
Diyarbakır’da düzenlenecek olan çıplakların rezalet yarışmasının iptal edilmiş olması.
Dünyanın çeşitli yerlerinden gelerek önce Diyarbakır sokaklarında çıplak turlar atmaya başlayan, sonra büyük bir otelde de yarışmaya hazırlanan güruhun sivil toplumun baskıları sonucunda çekip gitmesi…
Peygamber Sevdalıları Platformu’na üye derneklerin ve özellikle Dicle Üniversitesi Bilge Gençlik Kulübü’nün öncülüğüyle söz konusu rezalet yarışmasına katılmak için gelenlerin apar topar Diyarbakır’ı terk etmelerini gerçekten PKK yanlıları bir türlü kabullenememişlerdir.
Öyle ya, hiç olacak bir şey midir bu, ne demek yani böyle bir şeyin iptal ettirilmesi? Bu bölgede laikliğin garantörlüğünü üstlenen bir örgüt için hazmedilecek bir şey midir bu? Bu bölgede, bu şehirde illaki bir şey iptal ettirilecek veya bir şey dayatılacaksa bunu ancak kendileri yapabilir?
Bütün bunlar en ince noktasına kadar bölgedeki dindar halk tarafından bilinmektedir. Yazımızın başlığında da belirttiğimiz gibi biz batıdaki kardeşlerimize sesleniyoruz.
Batıdaki Müslümanlar bölgedeki kardeşlerinin en azından otuz yıldan bu yana böyle bir dayatmayla karşı karşıya olduklarını, bütün saldırıları söz konusu örgütün başlattığını bilmelidirler, görmelidirler.
Bugün vuku bulan bu olaylar inşallah geçmişe yönelik yanlış değerlendirmelerin de düzelmesine vesile olacaktır.
Bölgedeki Müslümanların batıdaki kardeşlerinden acilen bekledikleri şey yardım ve destek değil, öncelikle kendilerinin doğru anlaşılmasıdır.
Özellikle Müslüman medyadan bunu beklemektedirler.
Bunca saldırı ve kışkırtmalar karşısında kardeşlerimiz sükûnetle ve sağduyuyla hareket edeceklerdir, asla tahriklere kapılmayacaklardır. Biliyorlar ki bütün bu geçitler sabırla geçilecektir ve sabredenler kazanacaklardır.