Demokrasi, insan hakları, sivil irade, siyasal haklar, özgürlük gibi kavramları ağızlarında sakız gibi çiğneyen Batılı devletler, bu talepler kendi toplumlarından yükselince gerçek yüzlerini ortaya koymaktadırlar. Özellikle siyasal talepler, kesinlikle müsamaha ile karşılanmamaktadır. Hatta bazen çok basit protestolar bile şiddetle karşılık bulmaktadır. Polis şiddeti çok abartılı bir şekilde adeta bir terör dalgasına dönüşebilmektedir. Terörle mücadele bahanesiyle, temel hak ve özgürlükler bir çırpıda ayaklar altına alınmaktadır. Siyasal haklar talep edenler ise Avrupa'nın gerçek yüzü ile karşılaşmaktadır. Bütün dünyaya özgürlük dersi verenler, aslında bu söylemlerinde samimi olmadıklarını bu vesilelerle açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Başta İslam coğrafyası olmak üzere, birçok ayrılıkçı ve etnik söyleme sahip olan hareketleri, sırf kaos çıkarmak ve toplumsal bölünmüşlüğü derinleştirmek için destekleyen Batı'nın, toplumsal yapı itibariyle bir fay hattının üzerinde olduğu unutulmamalıdır.
Etnik köken, mezhep vb. gibi faktörler üzerinden Doğu toplumlarını bölen ve zayıf düşüren emperyalist Batı'nın da camdan köşklerde oturduğu unutulmamalıdır. Eğer Batı, oturduğu camdan köşkü unutup başkalarının camlarına taş atıyorsa, bu gerçeği onlara hatırlatmanın zamanı gelmiştir.
İspanya'nın doğusundaki Katalonya Özerk Yönetimi'nin bağımsızlık ilanı teşebbüsü, bir kez daha aslında Batı toplumlarının çok kırılgan bir fay hattının üzerinde olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Bir tetikleme ile Avrupa'daki ülkelerden birisinde bu ayrılıkçı dalga hayata geçerse, belki de domino etkisi ile bütün Batı'ya yayılabilir. İşte bu korku, Avrupa Birliği ülkelerini derin bir endişeye sevk etmiş bulunmaktadır.
Özellikle İspanya, Belçika, Fransa, İtalya, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde büyük bir tedirginlik hâkimdir.
Ayrılık talepleri olan bölgelere ve bu bölgelerin içinde bulunduğu devletlere şöyle bir göz atalım.
İspanya'da Katalonya ve Bask özerk bölgeleri, İspanya'nın siyasal olarak sorunlu gördüğü bölgelerdir.
Katalanlar, referanduma giderek bağımsızlık taleplerini resmileştirdiler. Ama ordunun harekete geçmesi üzerine, kan dökülmemesi için bağımsızlık ilanı ertelendi. Katalanların bu girişimi, elbette Bask bölgesi için de bir kıvılcım olabilir. Katalonya krizine Bask krizinin de eklenmesi, İspanya'yı ciddi bir siyasi krizin eşiğine getirebilir.
Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılma kararının ardından; İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'dan oluşan ülkede ayrılıkçı hareketlerin güç kazandığı belirtiliyor. İskoçya'da bu süreçte ciddi bir siyasal hareketlenme olabilir. Kuzey İrlanda'da yıllardır İrlanda'yla bütünleşme ve Birleşik Krallık'ta kalma taraftarları arasındaki bölünmüşlüğün, Brexit ve Katalonya'daki gelişmeler sonrasında daha da derinleştiği yorumları yapılmaktadır.
Üç toplumlu Belçika da bu süreçten tedirgin olan ülkelerden bir tanesidir. Fransızca konuşulan Valonya, Flamanca konuşulan Flamanya, her iki dilin konuşulduğu Brüksel ile Almanca konuşulan doğudaki küçük bir bölgeden oluşan Belçika'nın bütünlüğünü, Flamanya'nın ayrılıkçı istekleri tehdit ediyor.
İtalya da ayrılıkçı hareketlerden etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Bu bağlamda Veneto bölgesi, daha fazla özerklik elde etmek için 22 Ekim'de referandum düzenlemeyi planlıyor. Veneto'nun yanı sıra kuzeyde Alto-Adige ve Lombardiya bölgeleri bağımsızlık taleplerini dile getiren bölgeler olarak dikkati çekiyor.
Katalonya'da olası bir bağımsızlık ilanını tanımayacağını açıklayan ilk AB ülkelerinden olan Fransa'nın da kendi içinde Korsika Adası'nda olası ayrılıkçı talepleri önlemeye çalıştığı görülüyor.
Almanya da bağımsızlık hareketlerinden etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Almanya'nın Bavyera eyaletinde her geçen gün bağımsızlık taleplerinin güçlendiği aktarılmaktadır.
Danimarka'da ise Grönland ve Faroe Adaları'nda bağımsızlık talepleri dikkati çekiyor. 1948 yılından beri kısmi özerk statüye sahip olan bu bölgelerde, ayrılıkçı hareketlerin canlandığı gözlemleniyor. Nisan 2018'de yeni bir anayasa için referandum yapacak olan Faroe Adaları'nda, bağımsızlık için de referandum düzenleyeceği tartışılıyor.
Elli eyaletten oluşan ABD'nin kendi içerisinde başta ırkçılık olmak üzere, toplumsal kırılma etkisine sebep olacak birçok siyasal, sosyal ve ekonomik sorunu mevcuttur.
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Artık İslam ülkelerinin de Batılı emperyalistlerin sosyolojik zeminlerinde mevcut olan bu zayıflığı görmeleri lazımdır. Batılıların tehditleri altında ezilen Müslümanlar, Batılılara camdan köşklerde oldukları gerçeğini hatırlatmalıdır. İslam alemini, çok farklı politik söylemlerle karıştıran Batılılar, bu siyasetlerinin karşılığını görmelidirler. Avrupa'nın bu zayıf noktaları ile yüzleşmesi sağlanmalıdır. Kendi iç sorunları ile uğraşan Batı, İslam ülkeleri ile daha az uğraşma fırsatı bulur. Başkalarının camlarına taş attığında kendi camının da tuzla buz olduğunu görenler, bu eylemlerinden vazgeçeceklerdir.