Batının büyüsüne kapılmış bir dünyada gözlerimizi açtık bizler ve böyle bir dönemi yaşadık hep. Elhamdülillah şimdilerde batının büyüsünün bozuluşuna şahitlik etmekteyiz.
Batı güçlenince tuğyan etmiş, tağutlaşmıştır. Küfrün mayasında vardır bu; güçlenince tuğyan eder.
Rabbimiz bunu bize daha ilk indirdiği surede haber vermiştir;
“Gerçek şu ki insan kendisini müstağni gördüğünde mutlaka azgınlaşmakta, tuğyan etmektedir” (96/6-7)
Tuğyan kısaca, diğer insanlara musallat olmak, taşkınlık yapmak, onları kendisine kul yapmaya yeltenmektir.
İmansız insanların karakterinde vardır bu, imansız ve insafsız insanların.
İmansız insanlardan oluşan toplumlar ve devletler de tuğyanlarını daha büyük çapta gerçekleştirirler.
Batı, güçlü olduğu, gücü ele geçirdiği günden itibaren zulümde ve tuğyandaki yerini almış ve bu tuğyan dönemini epeyce sürdürmüştür. Bunu gizlemeye gerek de duymamıştır.
Tuğyanlarının acılarını kendi aralarında birbirlerine de tattırmışlarsa da belirli bir dönemden sonra diğer kıtaların insanlarına taşırmışlar, siyah derililere, kızıl derililere ve uzak doğuya yıllar yılı cehennem hayatı yaşatmışlardır. İmansız batının tuğyanı dış dünyaya cehennem olarak yansımıştır.
İkinci dünya savaşından sonra Batı söz konusu tuğyanını artık önceki gibi açıktan sürdürmeyi uygun görmemiş, maskelenmesi gerektiğini hissetmiş, daha doğrusu dış dünyayı büyüleme yoluna gitmiştir.
Batı ikinci dünya savaşından sonra İnsan Hakları ve Demokrasi büyüsü yapmıştır insanlık alemine.
Artık bundan sonra dış dünyaya tuğyan eden, tağutlaşan gerçek yüzüyle değil uydurmak zorunda kaldığı yeni yüzüyle görünmeye başlamıştır. Dış dünyayı gücüyle kuvvetiyle dize getirme döneminin böyle uzun sürmeyeceğini anladığı için büyüleme yoluna gitmiştir.
Batının büyüsü ikinci dünya savaşından sonra günümüze kadar sürmüştür. Her ne kadar söz konusu büyüyü çözen, hatta baştan beri inanmayanlar olmuşsa da azınlıkta kalmışlar, kitleleri uyandıramamışlardır.
Bugün batının büyüsü bozulmuştur, batının büyüsü çözülmüştür, batının kendi çehresi orta yerde sırıtıp kalmıştır. Batı, dünya insanı tarafından suçüstü yakalanmıştır. Zulmünü ve tuğyanını gizleyecek bir büyüsü kalmamıştır.
Uyanmakta olan İslam dünyası bu büyüyü bozmuştur. Güçlenmekte olan İslam dünyası, özellikte bu konuda başı çeken Türkiye batının büyüsünü bozmuştur.
İmansız insan güçlenince tuğyan eder kuralının bir diğer ucunda “İman eden insan güçlenince adil olur” kuralıyla bozmuştur batının büyüsünü.
İman eden insan, özellikle iman eden kitleler, iman eden devletler güçlenince insanlığa adalet sunar, mazlumlara adalet dağıtır.
Yani batının büyüsünü güçlenen ve gücüyle adalet sunanlar bozmak üzeredir ve bozacaktır inşaallah.
Fakat önceki yazımda da belirttiğim gibi söz konusu büyünün tamamen bozulabilmesi için Türkiye'nin ve güçlenme yolundaki diğer Müslüman kitlelerin ve devletlerin öncelikle kendi coğrafyalarında adalet dağıtımına başlamaları, hız vermeleri elzemdir.
Bu adalet dağıtımı aynı zamanda kaçınılmazdır, yani buna mahkûmdur, bunun geri dönüşü yoktur. Çünkü İslam Ümmetinin ve diğer mazlumların yegâne kurtuluşu buradadır.
Batının ikinci bir büyüleme dönemine ne insanlığın tahammül gücü vardır, ne de bu ümmetin.
Başta FETÖ olmak üzere batıya yeni bir büyüleme şansı vermeye kalkışacak olanlar da batının büyüsüyle birlikte çözülmüşlerdir, onlar da suçüstü yakalanmışlardır.