Batı'nın çöküşü ve Türkiye

Hasan SABAZ

Almanya Eski Dışişleri Bakanı ve Eski Başbakan Yardımcısı Joschka Fischer, Süddeutsche Zeitung'da yayımlanan makalesinde “Batı'nın geleceği” ile ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.

Fischer, Amerikan seçimleri sonrası muhtemel gelişmeler hakkında yorumlar yaptı ve korkularını paylaştı:

“Trump'ın yönetimindeki ABD, içine kapanacak. Soru bunun ne kadar hızlı ve radikal olacağı. Bildiğimiz Batı dünyası çökecek. (…)

Transatlantik dünyayı kapsayan Batı kavramı, 20. yüzyıldaki iki dünya savaşı ve devamında 40 yıl süren Soğuk Savaş döneminde şekillenmişti. Batı, günümüze değin dünyaya hâkimdi. (…)

Batı'nın temelleri ortak siyasi, toplumsal ve kültürel değerlerin yanı sıra, ABD tarafından sağlanan ortak güvenlik politikalarına dayanıyor. Çekirdeğinde transatlantik bölgenin yer aldığı Batı, tam olarak Kuzey Atlantik'tir. Kuzey Amerika da, Avrupa da olmadan, Batı olmaz. Mesele tam da burada düğümleniyor. ABD, artık bu rolünü oynamak istemiyor. (…)

ABD, kuşkusuz dünyanın en güçlü küresel kuvveti olmaya devam edecek. Ancak artık Batı'nın güvenliğini sağlayan garantör rolünde olmayacak, liberal dünya düzeninin ve serbest ticarete dayanan dünya ekonomisinin lideri olmayacak. Trump yönetimindeki ABD, içine kapanacak ve milliyetçiliğe yönelecek.”

Joschka Fischer (Yoşka Fişer) “Eski siyasetçi” kimliğiyle konuşsa da Avrupa'nın kaygılarını dillendirmesi açısından önemli şeyler söylüyor. Fischer'in ima ettiği şey, sürecin batıyı keskin kırılmalar ve değerlerinin çöküşüyle karşı karşıya olduğu bir noktaya götürmesi… Batı'nın soğuk savaş döneminde bile böyle bir tehlike ile yüz yüze gelmediğini bilenler bir kâbusun kapıya dayandığını fark edebiliyor.

Biz konunun Nato, Avrupa ve Türkiye kısmına bakalım.

NATO'nun aslında sadece bir güvenlik paktı olmadığı, Batı'nın kültürel ve toplumsal değerlerini de koruduğu anlaşılıyor. Türkiye'ye AB'ye girme şansı tanımayan Batı'nın yıllarca ona NATO şemsiyesi altında korumalık yaptırdığı anlaşılıyor. Öyle ya 1949'da NATO'ya başvuran Türkiye, 1952'de üyeliğe alınıyor; ama 1963'te başvurduğu Avrupa Birliğine alınmıyor. Başvurunun üzerinden 53 yıl geçmiş.

Peki, “Teröre destek” suçlamasıyla Avrupa'ya sert mesajlar veren ve “Müzakerelerin devamını referandumla halka soracağım” diyen Türkiye, FETÖ ve PKK'ye açık destek veren NATO'ya (ya da Amerika'ya) neden rest çekemiyor.

Kamuoyunun bilmediği anlaşmalar mı var?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.