Batman Baro Başkanı Ahmet Sevim, yaklaşık 38 bin mahkûma tahliye yolunu açan yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ilgili İLKHA’ya açıklamada bulundu. Sevim, paralel yapı tarafından kumpaslar sonucu yıllardır haksız yere cezaevinde tutulan esas mağdurların tekrar cezaevinde tutulduğuna dikkat çekti.
Türkiye’de yargının sürekli gücü elinde bulunduranların bir sopası haline geldiğini söyleyen Sevim, “Israrla yargının toplumsal barışı tesis etme, adaleti sağlama fonksiyonuna dikkat çektik ve yargının ötekileştirilen kesimlerin üzerinde bir sopaya dönüştürülmesinin doğuracağı olumsuzlukları her zaman dile getirdik. Bu konuda uzun yıllardır toplumda bir hassasiyet oluşmuştu. Çünkü yargı ötekini bastırmak amacıyla birçok mağduriyete sebebiyet verdi ve geriye dönük baktığımızda neredeyse toplumun her kesiminden mağdurlar ordusu var.” dedi.
“Yeniden yargılama beklentisi vardı ama sorun tekrar ertelendi”
Bir dönem özellikle DGM ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri eliyle neredeyse toplumdaki her siyasal gruba dönük operasyonların yapıldığını ifade eden Sevim, “Yapılan yargılamalar neticesinde büyük mağduriyetler oluştu. Toplumda yargıya dair bu kadar tartışmanın devam ettiği bir süreçte bir af ya da en azından bu mahkemeler eliyle verilmiş olan kararlarda yeniden yargılama yolunun açılması beklentisi vardı. Ama böylesi bir kanun hükmünde kararnameyle sadece sorunu halı altına süpüren ve günübirlik ihtiyaçları, cezaevindeki kapasite sorunun çözmeye dönük düzenlemenin yapılmış olmasıyla bu sorun tekrar ertelenmiştir.” diye konuştu.
“Bu düzenlemeyle ne toplumun beklentisi karşılanır, ne de bundan adalet çıkar”
Paralel yapının kurduğu kumpaslarla yıllardır cezaevinde tutulan esas mağdurların tekrar cezaevinde bulunduğuna dikkat çeken Sevim, “Bu düzenlemeyle ne toplumun beklentisi karşılanır, ne de bundan barış ve adalet çıkar. Bugün özellikle siyasal kesimlerce yargının bir dönem kimi siyasal gruplarca ele geçirildi, bunların eliyle kumpaslar kuruldu. Polis, yargı, hakim ve savcı camiası üzerinden kumpasların yapıldığı kabul ediliyorken, buna dair hiçbir düzenlemenin yapılmamış olması geriye dönük özellikle toplumsal barışı tesis etme, geçmişle yüzleşme anlamında bir çabanın yapılmamış olması sorunu ertelemeye dönük bir şeydir. Dolayısıyla bu mağduriyetler ileriye taşındıkça, toplumsal barış ve geçmişle yüzleşme de o derece zorlaşacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Bu bir infaz düzenlemesidir”
Açıklamanın devamında Sevim, şöyle devam etti: “Yapılan düzenlemeyle özellikle toplumsal hassasiyet oluşan, toplumsal bir yaraya dönüşen meselelerden çok daha çok kişilerin birbirlerine karşı işlemiş oldukları suçlarda bir düzenleme yapıldı. Aslında her ne kadar af olarak nitelendirilse de, bu bir infaz düzenlemesidir. Özellikle siyasal konularda, siyasal Saiklerle alınmış kişiler konusunda herhangi bir düzenleme yapılmış değil. Daha çok kişilerden kişilere, eylemlerden, suçlara dönük yapılan bir çalışmadır. Buradan mağduriyetlerin giderilmesi ve yaraların sarılması gibi bir sonuç çıkmaz.”
İLKHA