Bazı şehirler var ki özel şehirlerdir, ayrıcalıklarıyla gündeme gelirler. Mesela İstanbul gibi, Bursa gibi, Konya gibi, peygamberler şehri Urfa gibi, sahabe kenti Diyar-ı Bekr gibi… Bu tür şehirler kendilerinden sıkça bahsettirirler. Sürekli gündeme gelirler. İlgi odağı olurlar. Onlarla ilgi şiirler, yazılar, şarkılar, marşlar bestelenir…
Bu ayrıcalıklı şehirlerden biri de hiç kuşkusuz Batman’dır. Yeni bir kent olmasına rağmen yetiştirdiği büyük insanlarıyla, halkının dine olan düşkünlüğüyle, her yıl yüz binleri toplayan Mevlid-i Nebi etkinlikleriyle, Peygamber sevdasıyla sürekli gündeme gelmiştir. Batman’ın dindar yüzü, halkının peygambere olan aşkı, dini faaliyetlerinin yoğunluğu inançlı kesimi sevindirirken, din düşmanlarının nefretini üzerine çekmiş, ıslah olmaz azgın bir kesimin nefretini celp etmiştir.
Batman’ın dindar kimliğinden hoşlanmayan bu azgın güruh her fırsatta Batman’a saldırmış, yalan ve iftiralarla bu güzel kenti, güzel insanların şehrini gözden düşürmeye çalışmışlardır. Bu saldırılarını sanat, edebiyat, kültür, araştırma kılıfı adı altında, sahte raporları referans alarak gerçekleştirmekten çekinmemişlerdir.
Özellikle ODA TV, Cumhuriyet Gazetesi gibi yayın organları da bu saldırı ve karalamaları geniş kitlelere ulaştırmakta bir beis görmemişlerdir. Sözde yurtsever, solcu, ulusalcı Kürtler de Batman düşmanlığında Türk ulusalcılardan, bağnaz solculardan, gerici laikçilerden aşağı kalmamışlardır.
Bu iğrenç saldırılardan birinden geçen günlerde haberim oldu. Bir yazar arkadaşım bana geçen sene Türkiye İş Bankası(nın CHP ile ilişkisi gözden uzak tutulmamalı) yayınlarından çıkan “Türkiye'nin Kültür Atlası” adlı kitaptan bahsetti. Kitabın Batman’la ilgili sayfalarını kopyalayıp gönderdi bana.
Kitapta Batman’la ilgili o kadar iğrenç iftiralar vardı ki ve bunu kültür ve bilimsel veri maskesiyle o kadar sinsice pazarlamışlardı ki hani Batman’da yaşamayan bir yazar olmasaydım ben bile tereddüde düşebilirdim. Ve işin kahredici tarafı Hürriyet gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi gibi yayın organlarının Türkiye’nin en büyük bankalarından birinin yayınlarından çıkan bu iğrenç kitabın reklamını yapıp geniş kitlelere kültür kitabı adına tavsiye etmeleri.
Bu iğrençliklerini Batman Barosu’na dayandırmışlardı. Sözde BARO bir rapor hazırlamış da onlar da bu rapora göre çalışmayı yapmışlar. Belki de söyledikleri doğru. Geçmişte, Batman Barosu bünyesindeki bir grup avukat böyle iğrenç bir rapor hazırlamış olabilir. Yurtsever geçinen sözde Kürt ulusalcılardan ben her türlü iftirayı bekliyorum. Yapmadıkları şey değil bu… Bugünkü BARO yönetimi bu iğrençliğin kaynağını bulup suçluları ifşa etmeli. Eğer böyle bir şey yoksa bizzat savcılığa gidip bu kitabı yazan yalancıları mahkemeye vermeli.
Kitapta öyle iğrenç, tüyler ürpertici iftiralar var ki, insan söylemeye utanıyor. Batman’daki kadınların yüzde 50'sinin düzenli işkence gördüğü, her 5 çocuktan birisinin aile içinde ensest ilişkiye maruz kaldığı ve intiharlar sıralamasında TÜİK verilerine göre sonuncu olmasına rağmen ilk sırada gösterildiği gibi ağır iftira ve iğrenç hakaretlere yer verilen kitaba tepkiler ne yazık ki İLKHA Ajansının gündeme getirmesi sonrasında birkaç aydın, yazar ve akademisyenle sınırlı kaldı. Doğru dürüst bir suç duyurusunda bile bulunulmadı.
Bu iğrenç iftiralar başka bir kente yapılsaydı, Türkiye ayağa kalkardı. Bu şehir neden böyle sahipsiz? Anlayamıyorum doğrusu. Şehrin valisi, Milletvekilleri, bürokratları, siyasileri, iş adamları neden tepki göstermiyorlar? Ulusal basın, hükümet bu iğrençliğe neden tepkisiz? Bir halka, bir kente böylesine iftiralar, böylesine hakaretler kolay olmamalı bence. Batman’ın günahı ne? Batman’a bu düşmanlık niye?
Türkiye halkını, yetkilileri Batman’a sahip çıkmaya çağırıyorum. Bu küstahlar şiddetle cezalandırılmalı ki her canı isteyen bu halkın inancına, değerlerine, şahsiyetine, izzetine rahatça küfür etmesin.