Batman’da faaliyet yürüten Peygamber Sevdalıları Platformu üyesi Sağlık ve Çevrecilik Derneği (Sağ-Çev) organizesinde özel bir düğün salonunda kadınlara yönelik, ‘Hz. Ebu Bekir ve Sadakat’ konulu program düzenlendi.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın açılış ve selamlama konuşmasını Sağ-Çev üyelerinden Nesrin Sabaz yaptı.
Açılış konuşmasının ardından Sağ-Çev gönüllüsü Sadiye Çoban, bir konuşma yaparak, “Her sahabenin kendisine has vasıfları vardır. Ama bu da demek değildir ki onlarda sadece o özellik vardır. İslam’ın ilk temsilcileri sahabelerdir. Allah, İslam’ın methettiği özelliklerin tezahürünü sahabeler olacağını göstermiştir. Mesela Hz. Hatice’nin fedakârlığı, Hz. Fatıma’nın iffeti, Hz. Ali’nin ilmi, Hz. Ömer’in adaleti ve Hz. Hamza’nın cesaretini görüyoruz. Peygamberliğin başından beri hiçbir kare yoktur ki içinde Hz. Ebu Bekir’de bulunmasın. Ebu Bekir demek siyerin tamamı demektir. Hz. Ebu Bekir en göze çarpan bilirliği sadakati olmakla birlikte muhabbet ve cömertliğin de ayrıca önemli özellikleridir.” dedi.
Daha sonra sahabeler üzerine ilahiler ve marşlar seslendirilerek, Hz. Ebu Bekir’in hayatı ile ilgili kısa sinevizyon gösterimi yapıldı. Ardından Rehber TV programcısı Talibe Balur Kürtçe bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Hz. Ebu Bekir denilince akla sadakatin geldiğini vurgulayan Balur, “Bundan dolayı bizzat Peygamber efendimiz ona ‘Sıddık’ (çok yüksek sadakat sahibi) lakabını vermiştir. İşte Hz. Ebu Bekir (r.a.) tam da böyle bir şahsiyettir. Allah’a, Peygamberine ve Allah’ın davasına iman ettiği andan itibaren en zor şartlardan geçmesine rağmen, onda asla ve asla bir tereddüt, bir şüphe, bir taviz, bir menfaat beklentisi, bir gevşeme ve ümitsizlik göremezsiniz. Hz. Ebu Bekir sadece iman ve fikirde sadakatin örneği değildir. O aynı zamanda zenginlikte de sadakatin timsalidir. Mekkelilerin en zenginlerinden biriydi ve bütün mal varlığını hak dava uğrunda harcamaktan asla geri durmuyordu. Müslüman olan kölelerin nerdeyse tamamını o malıyla, hem de değerinden kat kat fazla vermek suretiyle satın alıp azad ediyor, İslam’ın hizmetine veriyordu. O iman ettiği davasına sadece söz ile değil her şeyi ile iman etmişti. O bu imana sadakatini pratik olarak gösteriyordu.”
Program, yapılan dua ile son buldu. (M. Sait Çelik-İLKHA)