“Bay yüzde 10”, Pakistan'da karısı BenazirButto'nun başbakanlığı sırasında ihalelerden komisyon aldığı için Asıf Zerdarî'ye verilen ünlü bir lakaptı.
Pakistan'ın bir bataklığa dönüşmesi ve onunla ünlenen rüşvet arasında hep ilgi kurulurdu. ABD ve Tahir el-Kadrî gibiler onun yüzde onuyla pek ilgili olmasalar da Pakistan halkı, onun İslam karşıtlığı ile rüşvet alması arasında doğrudan bir ilgi kurmuş, dürüst bir yönetime duyduğu özlemi onun karşıtlığı ile ifade etmiştir.
Pakistan nere, Türkiye nere?
Ama ne yazık ki söz konusu olan Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa gibi iller ise ortalık “Bay yüzde 10” kaynıyor.
İstanbul'da, Ankara'da rüşvet yok mu, olmaz olur mu?
Ama buralarda yaşanan rüşvetten çok daha düşükçe bir açgözlülük. İnanın veya inanmayın, ne acı ki haberler tevatür derecesinde.
Bu bayram sabahı midenizi bulandırdığım için peşinen özür diliyorum. Ancak bu bayram sabahı bir nebze olsun onları teşhir etmenin İslam'a hizmet olduğuna inanıyorum.
Bir İş Kur Toplum Yararına Çalışma Programı işçisi, yılın bir bölümünde çalışabiliyor, devlet işinde, asgari ücretle... Alımına “yardımcı olan” “Bay yüzde 10'lar”, “ilk maaşı kasama bırakma şartıyla” diyebiliyor.Ya da, yoksul olduğu için kendisine iş ısmarlanan, sosyal yardıma muhtaç ozavallıdan maaş başına 250 lira alıp cebine indirebiliyor.
Kim bu yerli “Bay yüzde 10'lar”?
Çoğu ailecek yetmiş yıldır siyasetin içinde olan, siyaseti “para kazanma yolu” bilen, gücünü ilkin şeyh, ağa kökenli ailesinden, sonra derin yapılardan alan sözde sağcı siyasetçiler…
Adları Demirel'le, Özal'la ama en çok Mesut Yılmaz'la, Tansu Çiller'le, Mehmet Ağar'la anılan ANAP (Anavatan Partisi) ve DYP (Doğru Yol Partisi) kökenli kartlaşmış kurtlar… Bir kısmı derin yapılarla anılmış, AK Parti'nin kuruluş aşamasına şiddetle muhalefet etmiş, FETÖ'ye yakın durmuş, sonra “oy potansiyeli” gerekçesiyle AK Parti'ye transfer edilmiş, dindar bir aile kökeniyle anıldığı hâlde her tür insani değerden soyutlanmış, dara düşünce PKK'ye dünyanın parasını aktarmış meslekten-aileden politikacılar!
Türkiye, istenen noktada olmayabilir; ama bu noktaya da kolay gelmedi. İslamî kesimler, dürüstlüklerinin yanında, sosyal yardımlaşmaya verdikleri önemle halka ulaştı, siyasette yer edindi.
Ne var ki meşrebi ne olursa olsun her dindar insan, bir yoksulun cebine birkaç kuruş koymak ya da kapısına bir poşet gıda bırakmak için çırpınırken bunlar aynı yoksulun cebindeki üç kuruşu yemek için çırpınacak tıynettedirler.
Dindar adam, davası uğruna onlarca yıl her tür soruşturmayı göze alırken bunlar çalma alışkınlıklarını her tür rezalet tablosunu göze alarak sürdürüyorlar.
Dindar adam, İslam'a hizmet için her güçlüğe katlanırken bunlar İslam'ın sırtından geçinmek için her yola başvuruyorlar.
İnsan, bu şeyh, ağa kökenli adamların fütursuzluğunu duydukça başımıza taş yağacak deyiveriyor.
Hâlbuki haklarında bilinen hiçbir soruşturma yok… Siyasi kimliklerini kullanarak burunlarını zoraki zoraki havaya dikip devlet dairlerini, parti teşkilatlarını işgal etmeye devam ediyorlar.
Bu Kurban Bayramı'nda düşkünlere hakları verilirkenbu düşüklerin de hakkından gelinmesi dileğiyle bayramınız mübarek olsun…