Bir bayrama daha erdik.
Hamdolsun eriştirene.
Bayram bu..
Adı üstünde..
"Döner", dolaşır, yine gelir.
"Âdet" olmuştur zira.
Tam da sıkıntı anlarımızda ulaşır.
Bu da "dönen" bayramın "âdet"i..
Bir ay oruç, kıyam ve taat ile geçen, hele de yaz aylarına denk geldiğinde "yakıp" "yıkayan" Ramazan'ın "zor" dönemi sonrası gelir.
Kurban'da da öyle..
Dünyanın dört bir yanından,
"Yaya veya binekli",
"Tüm uzak yollardan" gelip
İhram ile, meşakkatle ulaşarak,
"Mina"sı,
"Arafat"ı,
"Müzdelife"si,
"Tavaf"ı,
"Cemerat"ı,
"Ağır" hac menasikleri ile..
"Kurban"ın "zor" koşuşturmasına eşlik eder.
Bundan,
"Bayram gelmiş neyime,
Kan damlar yüreğime" dememeli.
Şe'ni bu, bayramın zaten.
Tam da sıkıntı vaktinde gelir.
Bilâkis,
"Hoş gelip safalar getirdin!"
Sıkıntılarımızın en çekilmez olduğu anlarda imdadımıza yetiştin.
Tam da Allah ve Rasulü'nün istediği gibi,
Gönüllerimize sürur doldurdun.
Hele de Zilhicce'yi iple çekmiş,
Geldiğinde,
Sıyam ile,
Kıyam ile,
Tilavet ile,
İstiğfar ile karşılamış,
Arefe'sini de tekbir, tehlil, tahmidlerle eda etmişseniz,
İşte bu halde, "dönerek gelen"i "telbiye"lerle karşılamaya hâk kazanmışsınız demektir.
Öyleyse "Kurban"ınız da, "Bayram"ınız da mübarek olsun!
"Daha nice bayramlara!"