Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O'nun pak Rasûlüne olsun.
Kahrı da lütfu da hoş olan Ramazan ayını yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Artık, bir anı olarak kalacak dimağımızda, tadı kalacak damağımızda. Birlikte getirdiği bazı güzelliklerin bir kısmını yanında götürecek; bereket, bolluk gibi. Yine bazı güzellikleri de bize bırakacak. Hani açlık ve susuzluğa rağmen ondan şikâyetçi olmadık ya, gittiği evden razı olan misafir gibi razı olacak bizden ve ‘bunlar size kalsın' diyecek. Özellikle de bizim rağbet ettiğimiz güzellikleri bırakacak kapımızda.
“Gidip de dönmemek, dönüp de görmemek var. Haydi kalın afiyetle…” diyecek.
Mahkûmun zindan arkadaşı Ramazan, yapayalnız ve çaresiz kadınların yâri… Gencin koruma kalkanı Ramazan; ihtiyarın ihtiyârı, ruhsatı veya azimeti…
Lût (as) misali yola koyulmuş bak, gidiyor işte ardına bakmadan… “Gitme!” diye seslenenler var ardında, Hz. Lut'tan farkı bu. Sabah yakındı elbet ama biz bu kadar da erken gitmeni beklemiyorduk ey Ramazan! “Gitme ey İsa'nın nefesi, Eyyûb'un sabrı, Yakub'un haldaşı… Gitme ey Meryem'in sükûtu, Asiye'nin süruru, Fatıma'nın müjdesi…”
Gidiyor, ardına bakmadan…
“Hani havariler ‘Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra(maide) indirebilir mi?' demişlerdi…” Maide, 112
Meryem oğlu İsa şöyle yakardı: “Allah'ım, ey Rabbimiz! Üzerimize gökten bir sofra indir de bizim hem öncekilerimize hem sonrakilerimize bir bayram olsun, senden bir mucize olsun…” (Maide, 114)
Ne talihli bir ümmetiz ki ‘Allah'ın yardımcıları' denen havarilerin isteyip de Hz. İsa'nın da onları azarladığı, sonrasında dua edip istediği bir sofra biz istemediğimiz halde her yıl bize bahşediliyor. Evet, bayram bizim maidemizdir, gökten inen soframızdır. İstenmeden verilen bir lütuftur. Bayram bizim iyimize de kötümüze de indirilmiş bir maidedir, herkes iyiliği nispetinde ondan nasiplenir.
Bayram, haddini bilmenin, kulluğunu izhar etmenin dünyadaki ödülüdür. Bayram, ‘istemezsen helalden bile vazgeçerim Allah'ım' demenin mükâfatıdır. Bayram, ‘Sen istemezsen, parmağıma bulaşan balı yalamaya bile muktedir değilim.' diyenlere Rahman'ın hediyesidir.
Ad kavmi her şeyi kendinden bildi; İrem bağlarını, uzun uzun diktikleri sütunları, bağları ve bahçeleri. “Biziz biz! Bizden başka kim yapabilir ki bunu?” dediler ve peygamberleri Hud'u (as) dinlemediler. Bayram (îd); Ad kavminin gafletinden kurtulup her şeyi Hakk'tan bilmenin karşılığıdır. Bayram (îd), meleklerin gökten avdet ederek öğrettikleri besteyi çalan udun en güzel nağmesidir.
Bayram (îd), miâdı dolmuş hüzünlerin, dertlerin ve kederlerin sevinçlere döndüğü kutlu zaman dilimidir. Bayram (îd), El-Muîd olan Rabbin, sevinci, huzuru, muhabbeti, aşkı ve hürriyeti kullarına yepyeni bir şekilde iade etmesidir. Zira Hakk'ın yaratmasında da, iade etmesinde de, diriltmesinde de tekrar yoktur.
Bayramın manevi sofrasından en güzel şekilde nasiplenmemiz duasıyla… Rahman'a emanet olunuz.