Son dönemde sosyal yaşamda yaşanılanlara bakıldığında ciddi imtihanlardan geçtiğimizi düşünüyorum. Ekonomistlerden Keynes: Her zaman işin görünen kısmından değil bazen görünmeyen kısmını da düşünmek gerektiğini söyler. Bu ekonomik anlayışı sosyal ilişkiler bağlamında düşündüğümüzde en güzel örneğini Efendimizin (a.s) hayatında görmekteyiz.
Nasıl mı?
Kureyş elçisi Süheyl b. Amr, Resûlullah'ın huzuruna vardı. Önünde iki dizinin üzerinde yere çöktü. Peygamber Efendimiz ise, bağdaş kurmuştu. Müslümanlar da çevresinde oturmuşlardı. Süheyl b. Amr, uzun uzadıya konuştu, sonra Peygamber Efendimize sulh teklifinde bulundu. Peygamber Efendimiz, sulh tekliflerini kabul etti.
Bundan sonra, sulh şartlarının müzakeresi yapıldı. Onlarla anlaşmaya varıldı. Sıra, anlaşma şartlarının yazılmasına gelmişti. Hz. Ali, musalahanın şartlarını yazmak üzere kâtip tayin edildi. Resûl-i Kibriya Efendimiz, Hz. Ali'ye, “Yaz!” dedi. “Bismillahirrah-mânirrahîm!”Süheyl b. Amr, buna itiraz etti: “Biz, Bismillahirrahmânirrahîm'i bilmiyoruz! Sen böyle yazma!”Resûl-i Ekrem, “Öyle ise nasıl yazalım?” diye sordu. Süheyl, “‘Bismike Allahümme' diye yaz” dedi.
Kureyşliler, eskiden beri “Bismillahirrahmânirrahîm” yerine “Bismike Allahümme “yi kullanırlardı. Peygamber Efendimiz, “‘Bismike Allahümme' de güzeldir!” buyurduktan sonra Hz. Ali'ye, “Haydi yaz! Bismike Allahümme” diye emretti.
Hz. Ali de aynı şekilde yazdı. Bundan sonra Resûl-i Kibriya Efendimiz, Hz. Ali'ye, “Bu, Muhammed Resûlullah'ın, Süheyl b. Amr'la üzerinde anlaşmaya varıp sulh oldukları, icabının taraflarca yerine getirilmesini kararlaştırıp imzaladığı maddelerdir!” diye yazmasını emretti. Kureyş heyeti başkanı Süheyl, yine itiraz etti. “Vallahi, biz senin gerçekten Allah'ın Resûlü olduğunu kabul edip tanımış olsaydık, Beytullah'ı ziyaretine mani' olmaz ve seninle çarpışmaya kalkmazdık!” dedi.
Peygamber Efendimiz, “Peki nasıl yazalım?” buyurdu.
Süheyl, “Muhammed b. Abdullah diye kendi ismini ve babanın ismini yaz” dedi. Peygamber Efendimiz, “Bu da güzeldir!” buyurduktan sonra, Hz. Ali'ye: “Ya Ali! Sil onu! Sil de Muhammed b. Abdullah yaz” diye emretti. Hz. Ali, “Hayır! Vallahi, ben Resûlullah sıfatını hiçbir zaman silemem!” diye yemin etti. Bu arada Müslümanlar da, Hz. Fahr-i Âlem'e karşı besledikleri muhabbet ve hürmetlerinin eseri olarak, “Biz, Resûlullah Muhammed'den başkasını yazdırmayınız! Ne diye bu hakareti kabul ediyoruz?” diye yüksek sesle konuşmaya başladılar.
Resûl-i Kibriya Efendimiz, Müslümanlara seslerini kısmalarını ve susmalarını mübarek elleriyle işaret buyurdu. Birden sustular. Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Hz. Ali'ye, “Bana onların yerini göster” dedi. Hz. Ali, “Resûlullah” kelimesinin bulunduğu yeri gösterdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz de onu eliyle sildi. Yerine ise “İbn-u Abdullah (Abdullah'ın oğlu)” kelimelerini yazdırdı. Peygamber Efendimiz'in sulha ciddi taraftar olduğunu, sulha giden yoldaki manileri ortadan kaldırmaya ne kadar gayret gösterdiğini, bu bir iki numuneden de anlamak mümkündür.
Bizlerde bu anlayıştan hareketle kritik süreçlerde susmayı bilmeli, sesimizi yükseltmeden feraset sahiplerinin takdirine saygı duymalıyız.
Selam ve dua ile...