Anne şefkati, iman ve ruhsuz dünyevi makamlar..
23 Mart 1960 yılında Urfa'da dar-ı bekaya irtihal eden Üstat Bediüzzaman, iman hakikatleri üzerine yazdığı Risale-i Nur eserleriyle asrımızın yüz aklarındandır. Kendisini okuyor, istifade etmeye çalışıyoruz. Özellikle alanımızla ilgili okumalarımızda istifade boyutu daha çok artıyor, uzmanlık alanımız çocuk psikolojisi ve eğitimi olduğu için bu eserlere kendi zaviyemizden baktığımızda gördüklerimiz şunlardır.
“O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. “Oğlum paşa olsun.” diye bütün malını verir; hâfız mektebinden alır, Avrupa'ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebedîyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor Cehennem hapsine düşmesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak o masum çocuğunu, ahirette şefaatçi olmak lâzım gelirken davacı ediyor. O çocuk, “Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?” diye şekva edecek. Dünyada da terbiye-i İslamiyeyi tam almadığı için validesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder.”
Çalıştığımız yerlerde gözlemlerimiz bu durumu ispatlar mahiyettedir. Özellikle mütedeyyin olarak gördüğümüz insanlarda inanılmaz derece bir okul başarısı takıntısı var, bir aşağılık psikolojisi mevcut. Sanki çocukları başarılı olursa bu aşağılık psikolojisinden kurtulacaklarını sanıyorlar; ama yanılıyorlar. Terazinin iki kefesi gibi bir alana yoğunlaşınca diğer kefe aşağıya çekiliyor; çocuklarımızın sadece dünyevi başarısına yoğunlaşınca manevi başarı tepe taklak oluyor.
“Evet, insanın en birinci üstadı ve te'sirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle ben kendi şahsımda kat'î ve daima hissettiğim bu manayı beyan ediyorum: Ben bu seksen sene ömrümde seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki: En esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum validemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sâir derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma, merhum validemin ders ve telkinatını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.”
Bediüüzzamanın ifade ettiği gibi insanın eğitimindeki en büyük ve en etkili öğretmen ANNEDİR. Özellikle 0-4 yaş arası anne eğitimi daha bir önemlidir. Anne önemli doğru ama baba da çok önemlidir çocuk eğitiminde. Babanın çocuk eğitimi üzerine yazdığımız öncek” yazılarımıza bakılabilir.
“Hem kat'iyen biliniz ki bu hayat-ı dünyeviye de hakiki lezzet, iman dairesindedir ve imandadır. Ve a'mal-i salihanın her birisinde bir manevî lezzet var.” En öz haliyle şunu diyebiliriz: İnsan, hayatının merkezine İMAN'ı koymalı, dünyevi meseleler ise ancak bu asıl meseleden sonra gelmelidir. Bunun eğitimini de en iyi yapan önce ANNE ve sonra da BABADIR.
Bitirmeden son söz: Başarı, son nefeste İMAN ile ahirete göçmektir.
Evlat yetiştirmek de önemli bir ameli salihdir. Rabbim bizi bu salih amelin hakkını verenlerden eylesin.
Vesselam..