Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin, 1916 tarihinde ayağı kırılarak Ruslara esir düştüğü köprü hala varlığını koruyor. Bitlis Deresinin bir kısmının altından aktığı, şehrin iki yakasını bir birine bağlayan tarihi köprü, Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatındaki önemli bir dönüm noktasına şahitlik yapıyor.
Birinci Dünya Harbinde Bitlis’in Rus ve Ermeni çetelerinden temizlenmesi için Van’dan gelip Ruslarla savaşan Üstad, burada 34 saat saklanmak zorunda kalır. Bitlis'te Ruslara karşı açılan cephede 3’üncü ordu vaizi olarak görev alan Üstad, Bitlis savunmasında beş yüz kişilik gönüllü ekibiyle mücadele eder.
7 gün ve 7 gece süren şiddetli mücadelenin ardında çoğu asker şehit düşer. Üstadın en yakın talebeleri de bu harpte şehit olur. Geri çekilen halk ve askerler, şehir merkezinde Ruslar ve Ermeni çeteleriyle göğüs göğse çarpışır. Üstad ile birlikte kalan 25 gönüllü mücadelesini sürdürür.
Mücadele eden talebeler de şehit olunca Ruslar, Üstadı ve geriye kalan 4 talebesini çembere alırlar. Bu çemberi yarmak ve Ruslara esir düşmek istemeyen Üstad ve beraberindekiler, şehrin Kızıl Mescit yakasına geçmek isterler.
Karşıya geçmek istedikleri bir esnada, karşılarına yüksek bir su kemeri çıkar. Üstad, bu duvarı aşmak için atlayınca karın altında görünmeyen büyük bir taşa çarpar ve ayağı kırılır. Ayağının kırıldığını fark eden Bediüzzaman talebelerine, ‘Arkadaşlar! Kader bizi esir etti. Allah’u âlem bir bacağım kırıldı. Gelin beni settareli bir yere götürün.’ der.
Talebeleri Üstad’ı yakındaki üstü kapalı bir su arkının içine götürürler. Soğuk, kar, açlık ve uykusuzlukla suyun içinde yaklaşık 34 saat beklerler. Kurtuluş umudu kalmayınca da Ruslara esir düşerler. Ruslara esir düşen Üstad buradan önce Van’a, daha sonra Culfa, Tiflis, Klogrif üzerinden Rusya içlerindeki Kosturma’ya sevk edilir.
Üstadın Ruslara esir düştüğü köprü, hala şehrin iki yakasını birbirine bağlayan önemli bir konumda bulunurken, tarihi köprü sonraları beton yığınlarıyla güçlendirilerek tarihi özelliği kaybettirilmiştir. (Şükrü Tontaş-İLKHA)