Gerçekten ben de bir şeyler düşünüyordum Sultanahmet Meydanı için.
İki bin yılından itibaren İstanbul'a her geldiğimde kendime göre o meydanda incelemelerde bulunurdum.
Çünkü Türkiye'ye gelen otuz milyon turistin uğramadan gitmediği tek nokta Sultanahmet Meydanı idi.
Evet, Türkiye'nin kıyıları, Antalya, Kapadokya ve benzer turizm merkezleri olmasına rağmen Sultanahmet – Ayasofya arası yabancı ziyaretçilerin adeta ittifak ettikleri noktaydı.
Ne mi düşünüyordum Sultanahmet Meydanı için?
Müslümanlar olarak Kur'an-ı Kerim'i özellikle Hıristiyan dünyasına ulaştırmakla mükellef olduğumuza inanıyorum.
Elbette her Müslüman kendi dininin, kendi Kitabının bir davetçisidir ve bu Din, bu Kitap bütün bir insanlığa gelmiştir.
Fakat ben ısrarla üzerinde duruyorum ki, biz bu Kitab-ı Kerim'i özellikle Hıristiyan dünyasına ulaştırmakla yükümlüyüz.
Kur'an-ı Kerim'in tamamına şöyle bir baktığınızda özellikle yönü batıya çevrilmiş durumdadır. “Bu Kitap; Allah çocuk edindi diyenleri uyarmak için indirilmiştir”(18/4, 25/1)
Özellikle son inen sûrelerde hedef batıdır, Hıristiyan dünyasıdır. Onun için Peygamber Aleyhisselam bu dünyadan ayrılırken ısrarla üzerinde durduğu şey; Üsame b. Zeyd komutasında bir ordunun Bizans'a gönderilmesi konusudur.
Bir Hıristiyan'a Kur'an'ın ulaştırılmasını, kendi dilinden bir Kur'an meali okutulmasını çok önemsiyorum.
Tecrübelerime dayanarak söylüyorum, Kur'an Meali bitiren bir Hıristiyan, Müslüman olmasa bile kesinlikle değişmektedir.
Bu düşüncemizi sözde bırakmamak için İngilizce ve Almanca meal basımı yaparak elhamdülillah maliyetine binlercesini dağıtmaya çalıştık. Kapadokya, Antalya bölgelerinde bazı kardeşlerin eliyle epeyce dağıttık.
İstanbul Sultanahmet Meydanı için bazı dostlardan destek istedik, Allah razı olsun ellerinden geldiği kadar destek oldular.
Fakat bizim hayalimiz çok büyüktü ve bu bizi aşıyordu.
Sözü fazla uzatmadan bu hayalimizi biraz açalım, inşallah üstlenenler çıkar.
Parolamız şuydu. Türkiye'ye gelen her turist ülkesine dönerken mutlaka bir Kur'an Mealiyle dönsün. Bu işin merkezi de Sultanahmet Meydanı olsun.
Başta Diyanet olmak üzere İslâm adına faaliyet gösteren büyük camialara, vakıflara sesleniyoruz. Sultanahmet Meydanında bir Kur'an Dağıtım Merkezi kurulmalıdır.
Bu merkezde başta İngilizce, Almanca, Rusça, Çince, Japonca ve diğer bütün dillerde mealler bir merkezden basılıp dağıtılmalıdır.
Kaynak nasıl temin edilecek? Geçen gün bir fırına girdim, beyaz tahtada bir yazı gördüm; “Askıda 74 ekmek var” yazılıydı, yani ekmek alan herkes fakirlere de verilmesi için fazladan ekmek alıp oraya bırakıyordu. Mealler de aynı yolla, elbette daha ciddi ve disiplinli bir şekilde yapılabilir. Herkes gücüne göre meal alıp bağışlayacaktır. Önemli olan, tek elden, tek merkezden basılıp bağış yapacaklara maliyetinden verilmesidir.
Sultanahmet için hayalini kurduğumuz bu Kur'an Meali dağıtım merkezinin her reyonunda o dili bilen kaliteli elemanların bulunduğunu, yabancılara başta Kur'an olmak üzere az çok bilgi sunduğunu düşünün.
Ben işte bunun için düşünmüştüm Sultanahmet Meydanını. Ben çok hayalleri olan birisiyim, birilerinin de Allah için bunu düşünmesini istiyorum.
Milyonlarca yabancının ellerinde birer Kur'an-ı Kerim mealiyle ülkelerine döndüğünü, okuduğunu ve etkilendiğini düşünebiliyor musunuz? İstanbul'a bir Sultanahmet daha inşa etmek, hatta ondan da büyük bir iş yapmak değil midir?
Milyonlarca turistin Sultanahmet camiini bir turist olarak gezip gitmediğini, binlercesinin Müslüman olduğunu, namaz kılmak için doldurduğunu oradan da Ayasofya'ya taştığını düşünebiliyor musunuz? Ne diyorsunuz, çok mu hayal kuruyorum?
Evet, Sultanahmet Meydanı için biz bunları düşünüyorduk fakat DAEŞ bizden önce bir şeyler düşünmüş olmalı. Yapacağını yaptı.
İlginçtir, DAEŞ de bütün bu yaptıklarını Allah için, İslâm için yaptığı iddiasında.
Başta Almanlar olmak üzere Hıristiyan Avrupa bundan dolayı İslâm'ı ve Müslümanlara daha da iyi sevecek, kucaklayacak mı? İslâm'a yöneliş ve katılım ne kadar artacak acaba?