Geçen haftaya Prens Bender bin Sultan’ın Arabiya televizyonuna yaptığı açıklamalar damga vurdu.
Arap dünyasının en önemli diplomatlarından kabul edilen Bender’in bu açıklamasının önemi ise Bin Selman ile olan sıkı bağları. Bundan dolayı birçok kişi Bender’in bu açıklamasının Suudi’nin Siyonist rejimle “normalleşme” yolunu açma, halkı buna hazırlama amaçlı olduğunu düşünüyor.
Suudi medyası zaten uzun süredir normalleşme adı verilen ihaneti halk nezdinde “normalleştirmek” için çaba sarf ediyor. Sudeysi gibi popüler isimleri de bu işte vitrin malzemesi olarak kullanıyorlar.
Ama Bender bin Sultan’ın açıklamaları, bunlara göre daha önemliydi. Kendisi bir prensti ve kraliyet ailesindendi. Kendisine “Ortadoğu’nun karanlıklar prensi” diyenler de vardı, eski Amerikan başkanı Bush ile olan yakınlığından dolayı “Bender bin Bush” diyenler de…
1983 ila 2005 yılları arasında yani tam 22 yıl Suudi Arabistan’ın Washington büyükelçiliğini yaptı. Bu dönemde hem Amerikan hem de Siyonist rejimin istihbaratıyla yakın ilişkiler kurduğu iddia edildi. Kendisi de aslında bu iddiadan çok şikâyetçi değildi. Babası Sultan bin Abdülaziz ise 2011’de öldüğünde “veliaht prens” idi.
Bender bin Sultan, büyükelçilik görevinden sonra ulusal güvenlik konseyinin ve istihbarat servisinin de başkanlığını yaptı. 2014’te iddialara göre Obama’nın talebi üzerine Kral Abdullah tarafından görevden alındı.
Bender bin Sultan’ın Arap medyasınca övülen açıklamalarına gelirsek…
Filistin konusunda her ne kadar “Arapların davaya her zaman bağlılık gösterdiğini” iddia etse de Bender’in dili tepeden bakan, aşağılayıcı ve azarlayıcıydı. Bender’e göre kendisi ve kraliyet ailesi hep çalışıyor; ama Filistinliler her zaman kazanımları boşa çıkarıyordu.
‘Filistinlilerin, ‘işgalci israil ile çatışmadan bir çıkış yolu bulmak için doğan fırsatları her seferinde boşa harcamanın’ en korkunç örneklerini oluşturduğunu ve daha sonra fırsatları geri çevirmeleri dolayısıyla ağladıklarını’
Oysa gerek Camp David, gerekse de Oslo anlaşmaları Filistinlilere bir kazanım vermemiş; aksine Siyonist çetenin ve işgalin adım adım küresel sistem nezdinde meşruiyetine zemin hazırlamıştı. Oslo anlaşmasına Arafat imza koymuş, HAMAS, anlaşmaya karşı olmasına rağmen fiili bir tepki göstermemiş; ama Siyonist rejim verdiği sözlerin hiçbirinde durmamıştı.
Prens Bender, eski defterleri karıştırarak, Filistinlilerin güvenilmez olduğunu da Arap kamuoyuna anlatmaya çalıştı. Körfez’in Filistin liderliğinden darbe yediğini bunun da unutulamayacak kadar acı verici olduğunu iddia etti. Arafat’ın Kuveyt işgal edildiğinde Saddam’a destek verdiğini hatırlatarak Arap mahallesini kendince kışkırttı Bender bin Sultan.
Ama iki gerçeğin üzerini örterek Arafat’ı suçladı Bender.
Kuveyt işgal edilinceye kadar Saddam’a destek verenlerin yine Körfez krallıkları olduğundan hiç söz etmedi Prens. Saddam’a Filistin’de oluşan kısmi sempatinin de Siyonist rejime attığı füzelerden kaynaklandığını özenle gizledi.
Aslında Bender’i de Suudi-BAE-Bahreyn üçlüsünü de rahatsız eden şey Ramallah’taki yönetimin beklenmedik bir şekilde “Yüzyılın ihaneti” projesine karşı çıkması ve tepki göstermesiydi. Onların hesabı FKÖ’nün bu anlaşmayı kabul etmesi, HAMAS ve İslami Cihad gibi gruplara karşı Mısır ve Siyonist rejim aracılığıyla baskının artırılması ve onların Gazze’de de etkisizleştirilmesi yönündeydi.
Nitekim Bender bin Sultan, "Filistin yönetiminin Türkiye ile İran'ı Mısır ve Körfez ülkelerinden daha önemli gördüğünü ve Filistin meselesinin çözümünden kaçtığını" ileri sürerken aslında çözümden kastı “Yüzyılın ihaneti” anlaşmasıydı.
Prens Bender’in HAMAS’a bakışının Siyonist rejimin bakışından farklı bir tarafı yok. Gazze’deki HAMAS yönetimini "Gazze Şeridi'ne yönelik ablukanın kaldırılması ve Filistin meselesinin çözümü için gece gündüz çalışan Mısır'a terör ihraç etmekle" suçlamıştı ki, bu konuda Sisi cuntası bile böylesine cüretkar ifadeler kullanmamıştır.
Bir arşiv bilgisi Bender bin Sultan’ın kim olduğunun biraz daha anlaşılmasına katkı sağlar sanırım.
Prens Bender’in 2006 yılındaki Lübnan savaşı sırasında –o dönem Suudi istihbaratının başındaydı- dönemin israil Başbakanı Ehud Olmert'le Washington'da yaptığı gizli görüşme ortaya çıkmıştı. Bender bin Sultan’ın, Olmert'le görüşmesinde ‘Hizbullah'a yönelik savaşın sürdürülmesi için finansal kaynak teklif ettiği’ öne sürülmüştü.