Benim Bildiğim Mustafa Öztürk...

Mehmet GÖKTAŞ

Tarayıcınız audio etiketini desteklemiyor.

Şimdi bir kısmınız merak edecek ki bu adam Prof. Mustafa Öztürk’ü yakinen biliyor mu, nereden tanışıyorlar, özellikle hakkında çoğumuzun bilmediği bir şeyler mi biliyor?

Bir kısmınız da doğrudan “benim bildiğim Mustafa Öztürk”  cümlesinin devamını tahmin etmeye çalışacak, ortaya çıkan son konuşmasıyla ilgili düşüncelerimi merak edecek.

İkisini de bulamayacaksınız bu yazıda. Peki, niye böyle bir başlık attım? Çünkü “benim bildiğim...” diye başlayan bu kalıp cümlenin bizim hayatımızda çokça kullanılıyor olmasından.

Birisi hakkında bir değerlendirme yaparken, bir hüküm verirken “benim bildiğim o kişi” diye başlarız ve böylece hükmümüzü, kanaatimizi güçlendirmiş oluruz. Tabi ki muhatabımız o kişi hakkındaki bilgimizle tatmin olmuşsa.

Fakat biz bu hükmümüzü normal kişiler için değil de Allah (cc) ve Rasûlü (s.a.v) hakkında kullandığımızda mesele değişir. Peki, yapılıyor mu bu? Yapılıyor, hem de çokça yapılıyor.

“Benim bildiğim Muhammed Aleyhisselam” diye başlayan ve ardından da “böyle bir şey söylemiş olamaz” şeklinde biten düşüncelere siz de rast gelmişsinizdir?

Hem de “benim bildiğim...” bu şablon Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas’a ilave olarak İslam’ı anlamanın beşinci bir kaynağı gibi ilave edilmeye çalışılıyor.

“Benim bildiğim Peygamber Aleyhisselam” diye söze başlayan kimse keşke hadis külliyatı üzerine yıllarını vermiş, yazılı olarak bize ulaşanları hep görmüş, O’nun sîretini milim milim tetkik etmiş birisi olsa, biz o zaman bu kişinin şöyle demek istediğine yorumlarız; “Ben bu kadar araştırmam içinde böyle bir hadise rastlamadım.”

Fakat “benim bildiğim Peygamber” şablonuyla hedeflenen tamamen farklı bir şeydir. Bildiğini iddia ettiği Peygamber kaynaklara dayanan değil, yaşadığı ve etkisi altında kaldığı çevrenin ürettiği bir peygamberdir.

Ya bir de bu şablonun Allah Teala hakkında kullanıldığını düşünün. İslam’ın sütunları diye bir şey kalır mı ortada?

Herkes “benim bildiğim Allah, benim bildiğim Peygamber” demeye başladığında kelle sayısı kadar İslam çıkmaz mı ortaya?

Şimdi gelelim Prof. Mustafa Öztürk’e.

Takip ettiğimiz kadarıyla başta ‘zenim’ kelimesinin hiç de onun dediği anlamda olmadığını gösterenler olmak üzere meseleye tarihselcilik ve pozitivizm eleştirileriyle birlikte ilmi açıdan gereken cevabın verildiğini görüyoruz.

Fakat mesele dönüp dolaşıyor “benim bildiğim Allah böyle bir şey söylemez” saplantısına geliyor ki bize göre Prof. Mustafa Öztürk buradan kayıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.