Savaş bende hiç kapanmayacak bir yara açtı. Ben 2001’de hem annemi hem de babamı kaybettim; ama onları hiç unutamadım. Ben üçüncü sınıfta okurken annemle Tsotsan-Yurt’ta kalan anneanneme gitmiştik ve annem beni orada bir günlüğüne bıraktı. Ben anneannemi de çok seviyordum. O zaman savaş Çeçenistan’da devam ediyordu. O gün annem ve babam için hep dua ettim. Ertesi sabah beni almak için geri gelmesi gerekiyordu.
Maalesef bu dünya gözüyle annemi son görmem oldu. Ertesi sabah beni almak için bir adam ve onunla benim babamın amcasının oğlu geldi. Onlar bana annemin ve babamın bir trafik kazası geçirdiklerini ve almaları için onları gönderdiklerini söylediler. Biz beraber Mesker-Yurt köyümüze döndük. Bizim evin bahçesinde çok insan toplanmıştı. Kadınlar ağlıyorlardı, bir tarafta yaşlı dedeler Kur’an okuyorlardı. Ben küçüktüm ve olayı tam anlamamıştım. Ama bizim orada biri ölünce genelde böyle insanlar toplanırdı. Ben annemin veya babamın ölmüş olmalarını tahmin bile etmek istemiyordum. Kadınlar beni görünce beni okşayarak ağlamaya başladılar. Ben içimden Allah’a şöyle dua ediyordum: “ Allah’ım! Ne olur, düşündüğüm gibi olmasın.” Ama bu bir gerçek idi, annem ve babam ölmüştü. Onlar artık ne kadar ben inanmazsam bile bu dünyadan öbür dünyaya geçmişlerdi. Ben hala inanamıyorum. Çünkü annem bana son ayrılırken: “ Merak etme oğlum yarın gelip seni alırım demişti” ve beni o güzel yüzüyle bir tebessümle öperek gitmişti. Ben onun o tebessümlü yüzünü hiç unutmadım ve halen o günkü gibi hatırlıyorum.
Ben sabah kalkınca ve gece yatağıma girerken hep annemi ve babamı hatırlıyorum ve onlara dua ediyorum. Annem bizi yatırırken hep şöyle dua ederdi bizler için. Dua şöyle idi hiç unutmam: “ Allah’ım benim günahsız bu yavrularımı bu Rus işgalcilerin zulmünden koru. Bizleri birbirimizden ayırma. Tüm halkımızı ve memleketimizi de koru ya Rabbi”. Ben o zaman ‘Rus işgalciler’ ne demek olduğunu hiç bilmezdim. Bir kere anneme sormuştum “Annem! Sen dua ederken söylediğin o Rus işgalciler ne demektir” diye. Annem bana şöyle demişti: “Onlar memleketimizi yok etmeye ve bizleri ayırmaya çalışan Ruslar.”
Babam ise bana uzaktan kumandalı bir oyuncak araba almıştı. Bozulacağından korktuğum için de Onu hep saklarım. Çünkü babamdan bana kalan tek yadigâr. Evimiz sonradan yıkılmıştı. Biz anneanneme gitmek zorunda kaldık. Babamı hep güler yüzlü hatırlıyorum. Eve gelirken bizlere her zaman bir çikolata veya meyve getirirdi. İnanın babamdan sonra çikolatadan hiç bir tad alamadım artık. Annemi ve babamı 2001’de kaybetmiştim. Onlar beni anneannemle bırakıp arabayla pazara gidip bahçemizde beraber yetiştirdiğimiz salatalıkları satmaya gitmişlerdi. Yolda giderken Rus kontrol noktası onları durdurarak geri çevirirken babam kızmış ve Ruslar onları orada öldürmüşler. Onlar Urus-Martan’a gidip orada pazarda salatalık satacaklardı. Ama işte annemin dediği işgalciler onları öldürdü. Hem annem hem babam olay yerinde can vermiş. Eve getirmişler; ama ben onları olaydan sonra hiç görmedim. Ben kız kardeşimle ve erkek kardeşimle yetim ve öksüz kaldık. Her kez bize acıyor, elbiseler alıp, yiyecekler veriyor. Ama biz o şeyleri istemiyoruz. Biz eski günlerimizi geri istiyoruz. Bazen annemin ve babamın geri geleceklerini düşünüyorum. Ben öyle düşündükçe içim rahatlıyor.
Sonra birkaç sene geçti, okullar tekrar açıldı ve biz okula başladık. 1 Eylül okulların açılacağı ilk gün en sevmediğim gündür. Çünkü her çocuk annesiyle okula gelirken ben tek başıma gitmek zorunda kalıyorum. Şimdi anneme ve babama en çok ihtiyaç duyduğum zamandır benim. Okulda takdir almıştım ve gösterecek annem ve babam yok. Bazen hiç olmazsa birisi sağ kalsaydı diye düşünüyorum. Kız kardeşim halen ağlarken anneem diye ağlıyor ve ben dayanamıyorum. Ağlama kardeşim yakında gelecek diyorum onu öylece avutuyorum. Biz ne yapmıştık o Ruslara neden bizim annemizi ve babamızı öldürdüler. Bazen köyümüzün üzerinde uçaklar uçarken 2000 yılını hatırlıyorum. Annem ve babam o zaman bizim köy bombalanırken bizleri bodruma indirmişti ve bir köşede bizi kollarının altına kapatmıştı. Korkmayın biz sizi koruruz derlerdi. Bizim kulaklarımızı kapatmaya çalışırlardı. Şimdi ise bize o zamankinden daha da zor. Bizi kolları altına alan veya sabahları uyandıran ve çikolata veya oyuncak alan da yok. Çok acı verici bir durum. Ben çok özlüyorum onları. Bu dünyada hiçbir şey beni artık sevindirmiyor. Kendim bile ne istediğimi bilemiyorum. Bir şey istiyorum ama ne?
Bazen bize elbise lazım oluyor veya canımız bir şey çekiyor. Anneannem olsa bile istemek zor oluyor. Keşke annemden veya babamdan isteyebilseydim. Şimdi okullarda 8 Mart dünya kadınlar gününde annelerine verilmek üzere bir hediye hazırlanmasını istediler ama benim annem yok ki hazırlayayım. Bu sene de takdir aldım ve okulumuzda takdir alan öğrencileri ödüllendirmek için Rusya’dan birileri geldiler. Benim ismimi okudular ve kalkıp onların yanına gittim. Rusça bana sordu: “Sen okulun en iyi öğrencisi seçildin hediye olarak ne istiyorsun söyle bakalım?” Ben o zaman annemin yapmış olduğu duayı hatırladım. Bana hediye vermek isteyen İşgalci Rus idi. Dedim ki: “ Bana, benden aldığınız annemi geri verin. Bundan başka hiç bir şey istemiyorum.” Annemi de vermediler başka bir şey de. Ondan sonra hiç takdir de alamadım. Ama ben okulun yine en iyi okuyan öğrencisiyim.
Ben ve kız kardeşim Fatima ve kardeşim Ali annemizi ve babamızı geri istiyoruz. Eğer onları geri getirmenin bir yolu varsa lütfen bizlere söyleyin. Biz insanlarımızdan elbiseler almalarını veya bize acımalarını istemiyoruz. Biz annemizi ve babamızı geri istiyoruz. Bizim onlara çok ihtiyacımız var. Biz ne yapmıştık ki bizi Ruslar böyle cezalandırdılar. Biz annemizle ve babamızla yaşamak isterdik tek istediğimiz bu. Bizler ve tüm çocuklar bunu istiyoruz ve hiçbir yerde çocuklar annesiz ve babasız kalmasın. Savaşın sadece iki rengi vardır kırmızı ve siyah. İkisinden de nefret ediyorum. Tüm çocuklara savaşsız saadetli mutlu bir hayat diliyorum. Annesiz ve babasız çok zor bu hayat.
(Halidov Yusuf Mesker-Yurt 7. sınıf öğrencisi.)
İnzar Dergisi