HABER ANALİZ - Türkiye'de hükümetler değişse de, ard arda demokratik paketler açılsa da yargı cenahında skandal hukuk kararları bir türlü değiştirilemiyor. Temyiz başvurusu nedeniyle dosyayı inceleyen Cumhuriyet savcısının bile her hangi bir suç bulamadığı ve "Beraatlarına hükmedilmesi gerekirken, mahkûmiyetlerine hükmedilmesi kanuna ve hukuka aykırıdır." diyerek Yargıtay'a bozulması için gönderdiği dosyadan 100 yıl gibi ağır hapis cezaları çıkabiliyor.
1997 yılında Gaziantep Fuarı'nda İncil satılan Müjde Kitabevi'ne bomba atılmış, bombanın 'Vasat örgütü' tarafından atıldığı iddiasıyla yapılan baskınlarda yüzlerce mütedeyyin kişinin yanı sıra örgütün lideri olmakla suçlanan Şahmerdan Sarı da gözaltına alındı. Zanlılar Gaziantep emniyetinde günlerce ağır işkenceye maruz kaldıktan sonra tutuklanıyorlar.
Adana DGM'de yapılan yargılanma sonunda onlarca kişi ağır cezalara çarptırıldı. Şahmerdan Sarı ise 'Vasat örgütünün kurucusu ve lideri olma suçlamasıyla 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. 10 yılı aşkın cezaevinde kaldı.
Fuar alanındaki kitapevine atılan bombanın MKE menşeli olmasına, bombanın Siirt Kurtalan Çevik Kuvvet Müdürlüğü'nde görevli Gaziantepli polis memuru Halil Yıldız'ın temin ettiği ortaya çıkmasına rağmen o dönem kimse bu işin derinine inmedi/inemedi.
Gaziantep Fuar alınanında kitapevine atılan bomba, sonradan yapılan Ergenekon soruşturmasında Ümraniye ve Poyrazköy'de ele geçen Ergenekon bombalarıyla aynıydı.
O Albay Antep'teydi
Erzincan'da bulunan bombalarla cemaatlere komplo kuran subaylar arasında adı geçen Albay Ali Tapan, 1997 yılı ve sonrasında Gaziantep'te uzun dönem İl Jandarma Alay Komutanlığı görevi yapmıştı. Ergenekon soruşturmasında basına sızan bilgilere göre Albay Ali Tapan'ın Gaziantep'te de İslami Cemaatleri terör kapsamına almak için komplolar kurmuştu.
O dönem Vasat davası avukatlarından olan şimdiki Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise, verdiği savunmada, Şahmerdan Sarı ve arkadaşlarının bir linç girişimiyle karşı karşıya olduğunu söylemişti.
Yıl 2013 suçlama aynı
Şahmerdan Sarı, cezaevinden çıktıktan iki yıl sonra 2009 yılında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü TEM ekipleri ile Özel harekât timlerinin panzerler eşliğinde düzenledikleri baskınlarla tekrar gözaltına alındı. Şahmerdan Sarı'yla birlikte iki oğlu ve çevresinde bulunan 15 kişi 'Vasat örgütünü yeniden faaliyete geçirmek' suçlamasıyla Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmaya başlandı.
Mahkemede yapılan yargılamalarda, zanlıların ev ve işyerlerinden alınan dini içerikli kitap, CD ve dergilerin yanı sıra cep telefonları ile kullandıkları bilgisayarlar suç aletleri olarak değerlendirildi.
Şahmerdan Sarı ile diğer sanıklar Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde "Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma" suçlamalarıyla yargılandı. Şahmerdan Sarı'ya 12,5 yıl ceza verilirken Sarı'nın 2 oğlunun da aralarında bulunduğu diğer sanıkların her birine 6 yıldan fazla ağır cezalar verildi.
Sanıklar, suçlamaları reddederek, herhangi bir örgüt kurmadıklarını, örgüte üye olmadıklarını savunarak mahkûmiyet kararının bozulması için dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiler.
Temyiz başvurusunu inceleyen Başsavcının görüşleri:
Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği ceza dosyasını inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Murat Kızılyar ise, 17/ 04 2013 tarihinde Yargıtay 9.Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderdiği dosyada, "Yapılan operasyon sırasında, sanıklardan Mehmet Yılgın'ın evinde ele geçirilen ruhsatsız tabanca ve dinsel içerikli dokümanlar haricinde, herhangi bir silah ya da patlayıcı maddeye rastlanmamıştır." İbarelerini kullandıktan sonra Kanunlarda yer alan 'Terör örgütü' tanımını genişçe ele alarak bu dosyada yer ala kişilerin 'Terör örgütü' kapsamında yargılanamayacağını vurguluyor.
Savcı: "Varsayımlarla suç isnadı olamaz"
Savcı Kızılyar, davada son kararı verecek olan Yargıtay 9. Dairesine gönderdiği dosyada, "Sanıkların daha önce kurulmuş fakat dağılmış olan bir örgütü yeniden oluşturabileceklerine dair ortaya konan varsayımlar, silahlı terör örgütü kurma, yönetme veya böyle bir örgüte üye olma suçunun varlığına esas teşkil edebilecek hukuki bir dayanak olarak görülemez. Kaldı ki varsayımlara dayalı suç isnadı yapmaya hukuken imkân yoktur." ibarelerini kullanıyor.
Savcı: "Beraatlarına hükmedilmesi lazım"
Savcı Kızılyar, Şah Merdan Sarı ve diğer sanıkların beraatlarına hükmedilmesi gerekirken, mahkûmiyetlerine hükmedilmesinin kanuna ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulması talebinde bulunmasına rağmen sanıklara onlarca yıl ceza veriliyor.
Adana 7.Ağır Ceza Mahkemesinde 2010 yılında açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda 2012 yılında verilen toplam 100 yıllık hapis cezası Yargıtay 9.Ceza Dairesinin onama kararıyla kesinleşti. Temyiz Savcısının itirazlarına rağmen Yargıtay'ın cezaları onaması doğrultusunda şahıslar 2013 yılı Ekim ayında cezaevine alındı.
Hukuka aykırı cezalandırılanlardan bir kısmı şu sıralar cezaevinde aile ve çevrelerinden uzakta ömür törpülerken, bir kısmı ise kaçak yaşayarak ömür törpülüyor.
Türkiye'de hükümetler değişse de, ard arda demokratik paketler açılsa da yargı cenahında skandal hukuk kararları bir türlü değiştirilemiyor. Türkiye adalet tarihinde bolca rastlanan skandal kararlardan sadece biri olan bu karar yargı cenahında hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyor. (Şefik Mert)