İslam akrabaların ve birbirleriyle din kardeşi olanların birbirlerini ziyaret etmesini teşvik etmektedir. Dinimizde misafir ağırlamak, eşe-dosta, arkadaşlara yemek yedirmek güzel bir davranış olarak görülmüştür.
Peygamberler, Allah'ın örnek olarak yarattığı çok değerli insanlardır. Bizler, nasıl yaşanması gerektiğini peygamberlerimizin kıssalarından öğrenebiliriz. Bu kıssalardan biri de Hz. İbrahim ve konukları ile ilgilidir. Bir misafirin İslam ahlâkına göre nasıl ağırlanması gerektiği Kur'an'da Hz. İbrahim örnek verilerek açıklanır. Aşağıdaki ayetlerde hayatı müminlere güzel bir örnek olan Hz. İbrahim'in yaşadığı olay şöyle haber verilmektedir:
“Sana İbrahim'in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi? Hani, yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam'ı almış, içinden “Bunlar yabancılar” demişti. Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile (geri) geldi. Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); "Yemez misiniz?" dedi.” (Zariyat Suresi, 24-27)
Hz. İbrahim'in konuklarını ağırlama şeklini bizler günlük hayatımıza yansıtmalıyız. Misafir gelince, rızkımız azalır sanılmamalıdır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Şeytan, fakir olursunuz diye korkutur, cimriliği telkin eder. Allah ise mağfiret, lütuf, bolluk vaat eder.” [Bakara268]
Bir kişinin evine misafir olarak gidildiğinde nasıl davranılması gerektiği Kur'an ayetlerinde bize açıklanmaktadır. Ayetlerde Peygamber Efendimiz (sav)'in evine nasıl girilmesi gerektiği örnek verilerek misafirlik adabının nasıl olması gerektiği bildirilir. Bu konuyla ilgili ayet şöyledir:
“Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın...” (Ahzab Suresi, 53)
Aslında misafir bereket ve günahlardan kurtulmanın habercisi ve müjdecisidir. Misafir bereketi ile eve gelir. Bir hadisi şerifte: "Misafir rızkı ile gelir, ev halkının günâhlarının affına sebep olur." buyurulmaktadır. Müslüman bireyler olarak bizler her zaman misafir gelmesini arzu etmeliyiz. Allah'ın hediyesi olan misafire ikramda bulunmalıyız. Misafire ikram ederken, herhangi bir menfaat düşünmemeli, sırf Allah rızası için onlara hizmet etmeliyiz. Dini inanışı, siyasi görüşü farklı olsa da, misafiri üzecek sözler söylememeliyiz.
Müslümanlar misafir ağırlamayı ibadet gibi görmelidir. Bu güzel davranışları yerine getirirken ihlaslı bir şekilde davranmaya gayret göstermelidir. Mümin bu vesileyle misafiri nimet ve ganimet olarak görmelidir. Elbette her nimeti kazanmanın bir zorluğu vardır. Misafirin bazı zahmetleri olabilir. O büyük sevaplardan kazanabilmemiz için misafirlerin sıkıntılarına katlanmalı, misafire, güler yüzle, tatlı dille ve onu memnun edecek şekilde hizmet edilmelidir. Çünkü sadece ikrama dayalı bir ağırlama hoşnut etmez.
Son olarak misafirlerin de selam vererek içeri girmesi gerekir. Bu bir güvenirlilik alametidir. Yüce Allah bir ayette mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.” (Nur Suresi, 27)