ABD ordusundan Albay Thomas Veale, ABD öncülüğünde YPG'den müteşekkil 30 bin kişilik sınır gücü birliği oluşturacaklarını ve bu birliğin Türkiye-Suriye-Irak sınırında görev yapacağını duyurmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Terör örgütünün üslerindeki bayraklarınızı kendiniz indirin ki o bayrakları biz size teslim etmek zorunda kalmayalım. Teröristlerin üniformalarındaki işaretlerinizi söküp alın ki teröristlerle birlikte olanları da toprağa gömmek mecburiyetinde kalmayalım" sözleriyle sert karşılık vermişti.
Sonraki günlerde ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson tansiyonu düşürme adına tilki kurnazlığına yatıp bir açıklamada bulundu. Yaptığı açıklamada "Bu, tamamen yanlış resmedilmiş ve yanlış tanımlanmış bir durum ve bazı kişiler yanlış konuşmuş. Herhangi bir sınır güvenlik gücü kurmuyoruz" diyerek durumu kurtarmaya matuf bir açıklama yaptı. Durumu kurtarmaya matuf diyorum, çünkü bu güne değin, yanlışlarından dönme gibi bir adım atmadılar.
Türkiye'yi ziyaret eden Tillerson, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile baş başa 3 saat 15 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. Külliyede ilk defa bir dışişleri bakanının bu kadar uzun süre ağırlanması da gözlerden kaçmadı. ABD Dışişleri Bakanı yaptığı görüşmelerin ardından Türkiye ve ABD dışişleri ortak bir deklarasyon yayınladılar. Görüşmelerde nelerin konuşulduğu konusunda basına net bir şey yansımış değildir. Yansıyan haberlerin de elle tutulur somut bir yanı bulunmamaktadır. Anlaşılan bildiğimiz şarkının nakaratları tekrarlandı. Anlaşılan o ki Tillerson ABD emperyalizmi için sadece bir postacı işlevini görmektedir. ABD dış politikasında ipler tamamıyla Pentagon'un elindedir.
ABD'nin başkentinde yer alan Pentagon, ülkenin tüm askeri işleri ile ilgili resmi kurumlarının bulunduğu binanın adıdır. Washington sınırları içinde yer almaktadır. Pentagon ismini, bulunduğu binanın geometrik şeklinden alır. Yapım aşaması 1941 ile 1943 yılları arasında başlanıp bitirilmiş olan yapı, iç içe geçmiş beş adet beşgenden oluşmaktadır. Binanın beş kenarının ayrı ayrı Ordu, Donanma, Deniz Piyadeleri, Hava Kuvvetleri ve Sahil Güvenlik kuvvetlerini simgelemektedir. ABD bu beş gücüyle dünya mazlumları üzerinde hegemonya kurmaya çalışmaktadır. Bunun için ABD beş yüzlü emperyalist bir devlettir diyorum.
ABD'nin Türkiye'ye karşı tutumunda bir değişikliğe gitmediğini yakında göreceğiz. Çünkü ABD çok renge bürünebilen bukalemun benzeri bir hayvan gibidir. Kim onu dost ve müttefik bildiyse kesinlikle hayal kırıklığına uğramıştır. ABD için her zaman ekonomik ve siyasi çıkarlar ön plandadır. Özellikle Ortadoğu'da Müslüman devletlerle kurduğu ilişkiler "Ben kazanayım" temellidir. Hiçbir İslam ülkesiyle kazan kazana ilişkiler geliştirmez.
Bakmayın bugün Kürtler'in başını okşayıp sırtını sıvazladığını. Konuya dair Hezex (İdil)'li bir dostumun tespitini aktarmadan geçemeyeceğim: "Arizona kovboyu bugün bu merkebi eğer ahırında barındırıp yemliyorsa, ona bindiği ve yükünü taşıdığı içindir. Bilmiyor mu ki bu merkebe ihtiyaç duyulmadığı gün onu ahırından kovacaktır." PKK'ya; ABD ile olan bu muhabbetinizin sırrı nedir diye sorulsa, herhalde pişkince, 'biz ABD'yi kullanıyoruz' diyeceklerinden adım gibi eminim. Dün İmralı'da MİT elemanlarıyla görüşen serôkları da "Ben MİT'i kullandım" demişti. Kimin kimi kullandığı aşikar değil mi?
Beri tarafta Kuduz köpek lakaplı ABD Savunma Bakanı James Mattis, MSB Nurettin Canikli ile yaptığı görüşmede "PYD/YPG'yi, PKK'dan ayırabilecekleri, hatta PKK'ya karşı savaştırabilecekleri" yönünde bir takım zırvalamalarda bulunduğuna bakmayın. Bu iddia için "Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı" demezler mi? Bu sözlerin bir karşılığının olmadığı ve havada kaldığı ortadadır. Hiçbir zaman YPG/ PYD'nin PKK'den ayrılmasının mümkün olmadığını, hele PKK ile savaştırılmasının, ham hayallerden öte geçmeyeceğini sıradan bir vatandaş dahi bilmektedir. ABD'nin yaptığı sadece zaman kazanmak ve atacağı yeni adımlar için fırsat kollamaktır.
Tüm bu olanlara karşın, ‘ABD'nin yaptıkları ne müttefikliğe, ne dostluğa sığmaz' gibi bir takım sözler sarfederek bir yanda vaziyeti kurtarmaya çalışırken aynı zamanda ABD'nin de tepkisini çekmeme hareketleri, birbiriyle çelişen, ayağı yere basmayan zıt adımlar olduğunu hatırlatmakta yarar var.
ABD 2018 mali yılı savunma bütçesindeki 64 milyar dolarlık Dış Operasyonlar Fonu'ndan 500 milyon dolarlık bütçeyi YPG'ye ayırdı. Şimdi gel de ayıkla pirincin taşını. Böyle dostluk ve müttefiklik düşmanın başına...
Görüş ve Önerileriniz için... fyasak@dogruhaber.com.tr