Kavurucu bir sıcak vardı Batman’da mevlit günü. Adeta beyinler kaynıyordu. Normal bir etkinlikte insanlar yarım saat bile dayanamaz, kaçar giderlerdi. Oysa tam beş saat, yüz binlerce Batmanlı ve Batman’ın dışından gelen insanlar o korkunç sıcağa rağmen mevlit alanını terk etmedi ve en ufak bir sıkılma belirtisi göstermedi.
Bütün yüzler mutlu ve sevinçliydi. Bakışları, davranışları coşku doluydu. Tekbirler, salavatlar hiç dinmedi. Eller Tevhid bayraklarını sallamaktan yorulmadı.
Herkes koşup gelmişti. Küçücük yavrucaklardan tutun, yetmişlik ninelere, dedelere kadar…
Sıcağa dayanamayıp baygınlık geçiren kadınlar gördüm. Yüzleri terden sırılsıklam olan dedeler gördüm. Yanı başımda genç bir kız düşüp bayıldı. Ama hiç kimse alanı terk edip gitmeyi düşünmedi bile.
Allah’ım! Hangi güç, hangi sevda, hangi aşk yüz binlerce insanı saatlerce kavurucu güneşin altında coşkuyla, mutluluktan kanatlanmış gönüllerle bekletebilir? Soruyorum size hangi beşeri güç bunu başarabilir?
Aynı saatlerde Van’da, Bingöl’de, Konya ve Muş’ta da yüz binlerin Muhammed Mustafa’nın sevdasıyla alanları, meydanları bir sel gibi doldurduklarını daha sonra televizyondan izledim.
Ey egemen güçler! Ey beşeri ideolojileri kutsallaştırıp bu mazlum halka dayatanlar! Müslüman halkın kanı, teri ve zenginlikleri üzerinden şeytani hedeflerine ulaşmayı uman sahte önderlikler, sahte yurtseverler! Ham hayallere kapılmayın. Boş avuntularla kendinizi kandırmayın. Gün sizin gününüz değil artık. Devran sizin devranınız değil!
Görün ve ibret alın! Görün ve ders alın! Elinizden gelen her şeyi yaptınız ve yapıyorsunuz. Müslümanlara, İslam davasının evlatlarına, Peygamber sevdalılarına yönelik şantaj, komplo, iftira, tehdit ve saldırılarınız bir işe yaradı mı? Müslüman Kürdistan halkını onlardan soğuttu mu? Kutlu Doğumlara yönelik engelleme gayretleriniz, insanların arasından kopardığınız yaygara Müslüman halkı Peygamber Sevdalılarıyla kucaklaşmaktan vazgeçirdi mi?
Milliyetçilik öldü! Batıcılık öldü! Uygar medeniyet, laiklik, demokrasi, halkların kardeşliği masallarına kanacak başka ahmaklar bulun kendinize. Müslüman Kürdistan halkı ‘Biji Muhammed!’ diye bağırıyor. Bahar, İslam’ın baharı! Gün, İslam’ın günü, Muhammed âşıklarının günü!
Bütün bir Kürdistan halkı ve bütün bir Türkiye halkı İslam’dan başka bir yol kabul etmeyecek artık! Bu halkla İslam’ın, Kur’an’ın hizmetkârları birbirlerine hiç sarsılmayacak bir bağla bağlandılar. Onları birbirlerinden koparamazsınız. İslam davetçileriyle bu toprakların mazlum, mahrum ve mahzun halkları arasına gerdiğiniz karanlık perde paramparça oldu. Yalanlarla, iftiralarla, medyatik linç kampanyalarıyla ördüğünüz karanlık ağ yok olup gitti.
Bu topraklarda söz sahibi olmak istiyorsanız İslam’la barışmak zorundasınız! Muhammed Mustafa’yla, Onun öğretileriyle, getirdiği değerlerle barışmak zorundasınız! Her şeyden önemlisi İslamî Kürdistan gerçeğini kabullenmek, İslamî Kürdistan’ın has evlatlarına saygı duymak zorundasınız!
Kemalist medyanın pohpohlamaları sizleri şımartmasın! Kendinizi dev aynasında görmenize yol açmasın. Gözlerinizi açın ve Amed’in, Batman’ın, Van’ın, Bingöl’ün, Mardin’in meydanlarını seller gibi dolduran milyonların ‘Canımız, ruhumuz sana feda olsun ya Resulallah!’ haykırışlarını görün!
Peygamber Sevdalılarını, Muhammedileri hesaba katmayan hiçbir proje bu topraklarda yaşama şansını bulamayacaktır. Bu projenin arkasında kötülüğün anası, büyük şeytan Amerika ve siyonist haydutlar olsa bile… Ve Muhammed Aleyhisselamın taraftarları, büyük şeytan Amerika’nın, katil israil’in, sömürgeci Avrupa’nın çıkarlarına ve şeytani emellerine hizmet eden hiçbir projeyi kabul etmeyecekler. Bu proje barış nutukları arasında pazarlansa da değişen bir şey olmayacaktır.
Batman mevlit alanında yüz binlerin yeri-göğü tekbirlerle, salâvatlarla inlettikleri o muhteşem manzaraya bakarken gönlümden, kalbimden, zihnimden bu düşünceler geçiyordu ve avazım çıktığı kadar haykırmak istiyordum:
“Biji Muhammed! Biji Batman! Biji İslam!”
Evet, Türkleri ve Kürtleri kardeş yapacak, Ümmet bilincini onlara tekrar hatırlatacak, İslam Ümmetinin vahdetine ve kurtuluşuna hizmet edecek; yeni Saidler, Bediüzzamanlar, Salahaddinler yetiştirecek; emperyalist güçlerin emellerini kursaklarında bırakacak, ümmetin kavgalı evlatları arasında bir barış ve kardeşlik köprüsü görevi görecek İslamî bir Kürdistan…