Bilginin açlığını hissediyor muyuz?

Mehmet GÖKTAŞ

“Biraz açlık hissediyorum” tabirini kullandığımız olur bazı durumlarda. Ardından da gereğini yaparız, ayaküstü de olsa bir şeyler atıştırır, açlığımızı gideririz.

Bireysel gerek toplumsal hayatımızda karşılaştığımız her yeni olayda o konudaki bilgilerimizin yetersizliğiyle yüz yüze geliriz. Bu gerçeği hissetmek ve ardından da kabullenmek güzel bir şeydir. Çünkü hemen o andan itibaren o konudaki eksikliğimizi gidermenin yoluna koyuluruz, araştırırız, okuruz.

Fakat bu eksikliğimizi çok iyi bildiğimiz halde bazen kabullenmediğimiz olur. Dolayısıyla yerimizden kıpırdamayız, o konuda mevcut bilgilerimizin yeterli olduğunu iddia ederek inatla direnmeye çalışırız. Direndikçe de kaybederiz, özellikle etrafımızı kaybederiz. Bu defa da kaybettiğimiz insanları başka şeylerle itham ederek başka başka hatalara düşeriz. Nedense muhatabımızı artık tatmin edemediğimiz gerçeğini bir türlü kabullenemeyiz.

Hâlbuki midemizin açlığını hissettiğimizde hiç de öyle yapmayız ve mutlaka ona kulak verir, duyarız ve gereğini de yaparız.

Keşke midemizin zil çaldığı gibi aklımız ve beynimiz de zil çalsa. Aslında çalıyor ama duymazlıktan geliyoruz.

Farkındaysanız böyle durumlarda eleniyoruz, söyleyeceğimiz bir şey olmadığı için masada kendimize yer bulamıyoruz. Masada olmamak demek ise hiç olmamak demektir.

Sözü dönderip dolaştırıp okumaya getireceğimi tahmin etmişsinizdir. Fakat bu konuda açlık hissetmeyen birisine ne yapabilirsiniz?

Peki, niçin bilgisizliğin açlığını hissetmeyiz? Birçok sebebi olabilir fakat tahminime göre en önemlisi okumayanların liginde oynamak, kendini yenilemeyi düşünmeyenlerle, yani cahillerle birlikte olmayı sürdürmektir.

Böyle bir durumda kim hisseder bilgisizliğin açlığını? Hatta mevcut bilgilerimiz yeter de artar bile. Galiba böylesi durumlar için söylemişlerdir “Koyunun olmadığı yerde keçi Abdurrahman Çelebi” diye.

Aslında bilginin gereğini vurgulamak için açlığı değil susuzluğu örnek vermeliydik, siz öyle kabul edin.

Müslüman bilgiye karşı, susuzluktan yanan birisi gibi olmalıdır.

Yaşadığımız gündemlere baktıkça pınara koşarcasına koşmalıyız diyorum. Sonradan da olsa o konudaki cehaletimizi gidermeliyiz, hayata isabetli yorumlar getirebilmeliyiz diyorum.

Etrafımızın boşalmasından söz etmiştim ya, bilgisizliğimizi giderdikçe etrafımızın yeniden dolduğunu göreceğiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.