Bingöl Üniversitesinin 15-16 Ekim 2018 tarihleri arasında düzenlediği, "Modern çağda gençliğin anlam arayışı" başlıklı-konulu uluslararası sempozyum dolayısı ile Bingöl'de idim.
Sanırım ilk olarak bundan 6-7 yıl önce idi, Bingöl'ü gördügümde. Mümkün olduğunca sempozyum tebliğlerini dinlemeye çalıştığım için şehri iyice görme fırsatım olmadı. Ama şehrin düzenli bir şekilde gelişiyor olduğunu görmek ve özellikle Bingöllülerin belediye hizmetlerinden memnun olduklarını kendilerinden duymak beni sevindirdi. İnsanı ve haklarını merkeze alan bu hizmetlerinden dolayı sevgili dostum ve kardeşim Yücel Barakazi başkanı da tebrik ediyor ve hizmetlerinin devamını diliyorum.
Sempozyumun yıldızı ise, her sözü kulaklara küpe olan şüphesiz sevgili hocam ve değerli büyüğüm Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma idi şüphesiz. Bunu, eminim bütün hazirun da teyit edecektir.
Haklı olarak soruyorsunuzdur, "madem şehri yeterince görmedin, böyle bir yargıya nasıl vardın?" diye. Şunu yaparım; gittiğim yerlerde karşılaştığım yerlilere çeşitli sorular yöneltirim. Bunların kimisi şoför, kimisi esnaf, kimisi memur ve kimisi başka bir sıfatı haizdir. Beni tanımadıkları için yanlış beyanda bulunmak veya içinden geçeni söylememek ihtiyacı da duymazlar. Ben de aldığım cevaplardan bir sonuç çıkarırım.
Ya Bingöl Üniversitesi? Tek kelime ile gıpta ettiğimi belirtmeden geçmeyeceğim. Evvela öğrencilerin dinleyici olarak katılımları günümüz ve geleceğimiz adına çok iyi ve ümit verici idi. Bununla birlikte, katılımcılardan sevgili Erol Erdoğan'ın da hatırlattığı gibi, eğer sunumlar dinleyicilerin de soru soracakları bir format ile yapılmış olsa idi, aliyyul-ala olurdu. Çünkü bu karşılıklı iletişimin de katacağı çok şeyler var. Fakat bir bütün olarak söylemem gerekirse, çok başarılı, donanımlı, zengin ve verimli bir çalışma idi. Bu vesile ile evvela üniversitenin rektörü Sayın Prof. Dr. İbrahim Çapak'ı ve emeği geçen herkesi tebrik ediyor ve Bingöl'e yakışır misafirperverliklerinden dolayı da teşekkür ediyorum.
Üniversiteden dostum sevgili Mesut Öğmen'i de 30 yıllık arşivcilik serüveninden sonra burada görmek ve özellikle üniversitenin hem fiziki ve hem de içerik olarak gelişmesi için yaptıkları ve yapmakta oldukları çalışmalar anılmaya değer. Bence bu da yetmez; üniversite neden kendisinden Bingöl ve bölge hakkındaki arşiv belgelerini toplayıp yayınlaması talebinde de bulunmasın? Sağolsun, onca yoğunluğun içinde birlikte üniversiteyi de dolaştık. Doğrusu, üniversitenin o çevre düzenlemesi ve zengin ağaçlandırması ile o genişlik insanın gönlünü de genişletip ferahlatıyor.
Lütfen haddimi aşmak olarak değerlendirmesinler, üniversitelerimizden ve hocalarımızdan istirhamım, illerini-bölgelerini her yönüyle kayıt altına almaları. Onlar da takdir ederler ki, bir toplumun hafızası, seleflerinden kalan şeylerdir. Tarihinden folkloruna, sosyal hayattan tarıma ve kısaca oraya ait ne varsa, yazmak. Örneğin, yakın tarihimizi yaşayanların dilinden kayıt altına almak.
Bingöl'de hoşuma giden diğer bir manzara da, valisinden belediye başkanına, rektöründen milli eğitim müdürüne ve şehirdeki diğer kurum yetkililerine kadar hepsini bir arada ve birlikte çabalıyor görmek. Bu tür hasletler toplum alarak hasret kaldığımız güzel manzaralardır.
Sempozyuma sunduğum tebliğin başlığını da zikredeyim; "eğitim sistemimiz gençleri anlamanın ve sorunlarını çözmenin neresinde?" idi.
Çünkü bendenize göre, özellikle geri kalmış ve müstemleke kültürlerin egemen oldukları ülkelerde eğitim sistemleri de yaratıcı ve üretici olmaktan çok güdük ve değil soru sormayı, hayal etmeyi bile bastıran ve engellemeye çalışan bir özelliğe sahiptir.
Bizdeki eğitim sistemi de bu anlamda illetlidir. Bu illeti ortadan kaldırıcı bir müdahaleyi gerçekleştiremediğimiz sürece, hem toplum ve hem de devlet olarak güdük kalmaya mahkumuz.