Uluslararası Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliğinin düzenlediği basın açıklamasında Komünist Çin tarafından ihlal edilen kadın haklarına ve işlenen insanlık dışı suçlara değinildi.
Basın açıklamasını okuyan Doğu Türkistan Nuzugum Kültür ve Aile Derneği Başkanı Münevver Özuygur, haksız ve keyfi tutuklama, hapsedilme, kamplarda işkence ve toplu tecavüz, zorunlu kürtaj ve kısırlaştırma, zorla kamplarda tutma ve asimilasyon, zorla Çinlilerle evlendirme gibi insanlık suçu uygulamaların yapıldığına dikkat çekti.
İnsani değerlere ve vicdana aykırı politikalar işleyen Komünist Çin rejimine yönelik açıklamalarda bulunan Özuygur, işgalle birlikte gelen sistematik ihlallerin en korkunç zamanlarının yaşandığını aktardı.
Özuygur, "Bugün Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, dünyanın her tarafında kadınlar ve kadınların sorunları konuşulmaktadır. Uluslararası sözleşmelerde, kanunlarda en güçlü metinlere sahipken, maalesef belki de en yaygın ihlallerin dönemi de yine bu dönemdir. Çoğu coğrafyada aile içi şiddet mağduru olan kadınlar, Suriye, Yemen, Libya, Filistin, Mısır gibi coğrafyalarda işgalin, savaşın, çatışmanın ve bunun beraberinde gelen sistematik ihlallerin ve muhacirliğin getirdiği korkunç sorunlarla boğuşmaktadır. Doğu Türkistanlı kadınlar da Çin’in işgali süreciyle beraber gelen sistematik ihlallerin en korkunç zamanlarını yaşamaktadır. Öncelerinde Çin Komünist Partisi yönetiminin tamamen kapalı tutup saklamaya çalıştığı bu ihlaller artık saklanamaz hale gelmiştir. Son günlerde delillerle, raporlarla Çin zulmünün boyutları dünyanın gözü önüne serilmiştir. Sadece kadınlara yönelik ihlaller, tüm insanlık vicdanını isyan ettiren korkunç suçlardır." dedi.
"Kamp görünümlü cezaevlerinde işkence, taciz, tecavüz, organ ticareti gibi zulümler işleniyor"
Toplama kamplarında ve aile içinde yaşanan zulümlere örnek veren Özuygur, iğrenç ve ahlaksız uygulamaları Doğu Türkistanlı ailelere izletildiğini vurguladı.
Özuygur, "Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik bu sistematik ihlallerden bazıları şunlardır; Haksız ve keyfi tutuklama, hapsedilme, kamplarda işkence ve toplu tecavüz, zorunlu kürtaj ve kısırlaştırma uygulaması, zorla kamplarda tutma ve asimilasyon, zorla Çinlilerle evlendirme, Aile Olmak Projesi adı altında ev içine Çinli erkeği zorla kabul ettirme, zorla uzak bölgelere taşınarak, buralarda zorunlu çalıştırma, aile parçalanması ve çocukların annelerden alınması, kılık kıyafet ve etnik, kültürel ve inanca dair pratiklerin yasaklanması, isimlerin değiştirilmesi, ömür boyu çalışmaya mahkum edilecek şekilde ve sistematik para cezaları. Sadece Doğu Türkistan Hoten bölgesindeki 15 bin kadının tutulduğu bir 'Kamp Görünümlü Cezaevinde' dayak, elektrik vererek işkence, çıplak tutma, tecavüz ve tecavüzü yakınlarına izletme, cisimle cinsel organlara saldırı, hücre hapsi, su içerisinde hapsetme, aşırı kalabalık yerlerde tutma, vücutta sigara söndürme, bilinmeyen ilaçlar içirilme, organ ticareti için organ çıkarma, kısırlaştırma, zorunlu kürtaj, marş okutma ve ezberler yaptırma, gibi korkunç işkenceler tespit edilerek raporlanmıştır." ifadelerine yer verdi.
"Çin en kutsalımız olan canımıza ve namusumuza dokunuyor"
Dünya liderlerine ve İslam alemine seslenen Özuygur, "en kutsal olan can ve namusumuza göz diken Çin'e yaptırım uygulanmalıdır." dedi.
Özuygur, "Çin’in, Doğu Türkistanlılara yapmış olduğu bu zulmü durdurun ve yaptırım uygulayın. Zira Birleşmiş Milletler Sözleşmesi bu suçları işleyenlere yaptırım uygulanmasını emreder. Müslüman Uygur kadınlara yapılan bu korkunç vahşi zulmü durdurun, bu acı ve utancı taşımayın. Müslüman zulme boyun eğmez. En kutsal olan can ve namustur. Tüm İslam ülkeleri gereğini yapmalı ve ayrıca Doğu Türkistanlı kadınların bedenine basılarak üretilen ekonomiyle gerçekleşen Çin ile olan ilişkisine son vermelidir." diye konuştu.
"Doğu Türkistan'da kadınlara her türlü kötülük yapılırken Kadın Hakları Gününde şiirler okumayın ve yazılar yazmayın"
Çin'in soykırımına ve kadın haklarını ihlal etmesine yönelik açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Kadın Kolları Başkanı Münevver Aktaş, katliam ve soykırımın bir asırdır devam ettiğine değindi.
Aktaş, "Yıllardır bir katliam var. Bu katliam 20 veya 30 yıl değil bel ki bir asırdır süren katliam. Dünya devletlerinin bilgisinde olan ama sessiz kalınan bir katliam var. Bugün burada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle katliama sessiz kalındığı için itiraz ediyoruz. İnsanların en temel hakkı olan yaşam hakkı ellerinden alındığı için inanç ve değerler Çin tarafından ayaklar altına alındığı için 'eğitim kampı' adı altında sayısız işkencelere şahit olunduğu için biz kadınlar bugün buradayız. Bizlere 'nerede kardeşlerimiz nerede bacılarımız' diye sesleniyorlar. Seslerine ses yüreklerine ferahlık olmak için bugün buradayız. Bugün Dünya Kadınlar Günü ise kadınlara yapılan bu zulümleri durdurun. Birlik olup sesinizi yükseltin. Doğu Türkistan'da kadınlara her türlü işkence yapılırken sosyal medyada kadın hakları günü için yapılan okunan şiirleri ve yazılan dizeleri durdurun. İlk önce alenen yapılan bu soykırıma itiraz edelim. Dikkat edin Çin yapılanları yalanlamıyor. İnsanların inanç ve değerlerine karşı koymuş olduğu yasakları kanunlaştırıyor. Bunun için insanlar cezaevlerine giriyor." ifadelerini kullandı.
Urumçi Katliamına değinen Aktaş, yeni nesillerin Doğu Türkistan'ın bağımsızlığının nişanesi olacağını vurguladı.
Aktaş, "Temmuz 2009'da Urumçi Katliamını hatırlarsınız. Bakınız Çin bunu da yalanlamadı. Ama bir tepki yok. Şu an ise toplama kamplarını kendince sebepler ile savunuyor. Bir soykırım ancak bu kadar aleni yapılabilir. İnsanoğlu ne zaman bu kadar duyarsızlaştı. Bu kardeşlerimiz Türkiye'de, Almanya'da, Belçika'da farklı farklı ülkelerde ama biz bu kardeşlerimizin yanındayız. Onların derdini kendimize dert edindik. Doğu Türkistan'ın kaplar ve toplu katliamlarla yok olacağını düşünenler yanılıyorlar. Fidanlar kendi topraklarında değilse de asıl topraklarına ekilmek üzere yetişiyorlar. Gün gelecek bu fidanlar Doğu Türkistan bağımsızlığının hem vesilesi hem de nişanesi olacak." dedi.