Hikmet sahibi olan Lokman (as)'ın çocuğuna yaptığı tavsiyelerin Kur'an-ı Kerim'de ayrıntılı bir şekilde anlatılması, tüm Müslüman babaların çocuklarına bu tavsiyeleri yapması gerektiğinin zımni bir ifadesidir. Bu tavsiyeler üzerinde durmadan önce ilgili ayet-i kerimeleri bir arada hatırlayalım:
“Lokman, oğluna öğüt vererek: Ey oğulcuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.” (Lokman 1-3)
“(Lokman): Ey Oğulcuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.
Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.
Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman 16-19)
Lokman (as)'ın tavsiyeleri toplam beş ayet-i kerimeyi kapsamaktadır. Bu ayetlerin ikisi inanca, biri amele ve ikisi de ahlaka ayrılmıştır, Bu tasnife bakarak yapılacak tavsiyelerin % 40'ının inanca, % 20'sinin amele ve %4'ünün ahlaka ayrılması gerekliğini söyleyebiliriz.
Bu ayet-i kerimelerde ilk etapta hitabın sevgi ve şefkat dolu olması dikkat çekmektedir: Ey oğulcuğum!
Bir insanın, kendisine nasihat eden birinin nasihatini kabul etmesinin en önemli şartlarından biri, o insanın kendisini sevdiğini ve iyiliğini istediğini bilmesidir. İnsan bunu bildiği takdirde, muhatabının ağır konuşması da ona zor gelmez. Baba, elbette ki çocuğunu çokça sevmektedir. Ancak çocuğu sürekli yönlendirmek ve bazı davranışlardan engellemek çocuğun bu konuda şüpheye düşmesine sebep olabilir. Bu nedenle sevgiyi belli edecek hitaplarda bulunmak oldukça önemlidir.
Lokman (as), hitaptan sonra tavsiyelerine başlamakta; inanç, amel ve ahlakı kapsayan tavsiyelerinin başına inancı yerleştirmektedir. Daha sonra amel ve en son da ahlakı işlemektedir. Buradan yola çıkarak bir babanın çocuğuna tavsiyelerinin başına merkezde Allah Teâlâ'nın bulunduğu inancını yerleştirmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
İnançla ilgili iki husus üzerinde durulmuştur:
1- Şirk büyük bir zulümdür: Şirkin zulüm olması birçok açıdandır.
a- Gerçeğe zulümdür: Varlık arasındaki en büyük gerçek Allah Teâlâ'nın birliği gerçeğidir. Bu gerçeğe aykırı bir iddia gerçeğe zulümdür.
b- b- Kâinata zulümdür: Kâinatta var olan her şeyin yaratıcısı Allah Teâlâ'dır. Orada işleri idare eden O'dur. Bu artamda Kâinatta başka bir gücün varlığını kabul etmek Kâinata zulümdür.
c- İnsana zulümdür: Allah Teâlâ'nın kerim olarak yarattığı insanın kendisi gibi aciz bir varlığı tazim ederek kendisini değersizleştirmesi kendi insanlığına bir zulümdür.
d- Şirk Koşulan Varlığa Zulümdür; Aciz bir varlığı gürünün çok üstünde bir konuma çıkarmak ve onu kendisinin de yaratıcısı olan Allah Teâlâ'ya ortak koşmak, o varlığa da zulümdür.
2- İnsan her an Allah Teâlâ'nın gözetimindedir ve yaptığı her davranışın hesabı kendisinden sorulacaktır. Bu inancın gücü insanı günahtan engelleyen en önemli etkenlerden biridir.
Ameller konusunda üç husus üzerinde durulmuştur:
A. Namaz
B- Emr'î bi'l maruf nehy'i an'îl münker
C- Başa gelene sabır. Şüphesiz bunlar da ameller arasında hem önemleri hem de yerine getirilmelerinin gayret gerektirmesi açısından öne çıkan amellerdir.
Ahlakla ilgili tavsiyeler, iki ayeti kerimede zikredilmektedir. Birinci ayet, kalbi hastalıkların en önemlilerinden biri olan kibirden sakındırmaya ayrılmışken diğeri adap-edep konusuna değinmektedir. Adap konusunda yüksek sesle konuşmaktan nebiyle beraber mutedil bir yürüyüşle yürümek ve mutedil bir ses tonunda konuşmak tavsiye edilmiştir.
Surede ayet-i kerimelerin dizilişi de dikkat çekici başka bir konudur. 13. Ayet-i kerimede Lokman (as), çocuğuna Allah'a şirk koşmamasını öğütledikten hemen sonra, onun çocuğuna olan tavsiyeleri kesilerek araya Allah Teâlâ'nın anne babaya iyiliği emrettiğini ifade eden iki ayet-i kerime girmektedir (14 ve 15. ayetler).
Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerin bağlamı, onların anlaşılmasını sağlayan önemli bir kaynaktır. Hatta bağlam konusu ile ilgili tefsir usulünde siyak-sibak ilmi diye müstakil bir ilim vardır. Biz de bu bağlama dayanarak şu sonuca ulaşabiliriz: Şayet insan çocuğuna Allah'ın hakkını hatırlatırsa, Allah Teâla da o çocuğa babasına iyiliği emreder, belki bunu ona ilham eder.