Birisinin böyle söylediğini duymuşsanız mutlaka merak edersiniz, acaba hangi şeyi yaptığına pişman olmuştur diye. Hatta yazımın bu başlığı bile sizi bu anlamda meraka sevk etmiştir.
Net ve somut bir anlam taşıması açısından güzeldir. Çünkü böyle konuşan birisi mutlaka kötü bir şeyi bırakmaya, bir hatadan dönmeye karar vermiştir. Bu arada yaptığı bu hatadan dolayı bir bedel ödediği anlamı da çıkmaktadır.
Bu konuya niçin girdim? Çokça tövbe istiğfar okuduğumuz, dilimizden düşürmediğimiz zamanlar oluyor. Hatta her gün vird olarak, ders olarak belirli sayıda tekrar ediyoruz.
Bizim de duyacağımız şekilde tövbe ve istiğfar okuyan birisine bir kardeşimiz sordu; “Neye tövbe ediyorsun, neyi bırakmaya karar verdin, neyi yaptığına pişman oldun?” dedi. Adam önce sustu, cevap veremedi, sonra sevap işlemek için bu şekilde tövbe istiğfarda bulunduğunu söyledi, böyle yapmamızı emreden âyetler olduğunu söyledi.
Tamam, Allah kabul eylesin, devam etsin böyle yapmaya. Fakat bu arada insanın terk ettiği somut kötülükler, hatalar, günahlar olmalı değil mi?
Daha da ilginç olanı; muhataplarını diliyle üzen, inciten, onların gıyabında kötü konuşan ve buna benzer günahları işleyip duran ve bu arada diliyle de tövbe getirdiği halde hiç bir zaman söz konusu hatalarını terk etmeyi düşünmeyen böylesi kişilerin durumu nedir sizce?
Hatalarımızı kabullenmemek ne acı bir şey. Kabullenmediğimiz için tövbe etmeyi de düşünmüyoruz.
Peygamberlerin önemli özelliklerinden birisi de günahlarını, hata ve sürçmelerini hemen kabullenmeleri ve af dilemeleridir. Kendilerini az çok savunabilecek mazeretleri olduğu halde hiç böyle bir yola başvurmamışlar; biz kendimize zulmetmişizdir, bizi bağışla” demişlerdir. Mesela günümüz mantığıyla Adem Aleyhisselam’ın, Yunus Aleyhisselam’ın meselelerini bir avukata verseydik onların suçlarını hafifletme adına galiba söyleyecekleri çok şeyleri olurdu. Nitekim İblis o yola başvurdu, savunup durdu kendisini. Ama onlar kendilerine yakışanı yaptı, kestirip attılar.
Şu mübarek aydan faydalanmak adına hiç olmazsa bir takım küçük hatalarımızı tespit edip orta yere getirsek ve; “bir daha yapmak mı, tövbeler olsun” diyebilsek...