Ertuğrul Kürkçü'yü bilirsiniz; kendisi HDP milletvekilidir.
Kasım ayının başında HDP eş başkanları dahil bazı milletvekilleri göz altına alınınca Kürkçü soluğu Avrupa'da aldı. O zamandan beri de Avrupa ülkelerinde dolaşıyor. Nihayetinde Fransa'ya yerleşme kararı almış.
Bu “paçayı sıyırma” meselesi dikkatimizi çekti. O yüzden Kürkçü'nün geçmişine bir daha bakalım istiyoruz.
Kızıldere olayını bilirsiniz; ama ben yine de kısaca söz edeyim:
Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının idamı gündemdeyken komünist militanlar tepki eylemi yapmaya karar verirler.
27 Mart 1972'de Ünye'deki NATO Üssü'nde görev yapan üç İngiliz teknisyen kaçırılır. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi'nden Mahir Çayan ve arkadaşları kaçırdıkları teknisyenlerle Kızıldere'de bir eve sığınırlar.
Mahir Çayan, teslim olun çağrılarına karşılık “Biz bu yola dönmek için değil, ölmek için girdik” diye karşılık verir.
Devletin yaptığı operasyon sonucunda üç teknisyen dahil 13 kişi öldürülür.
Yaralı yakalanan birinin operasyon bitiminde infaz edildiği iddia edilir.
Tek kurtulan kişi Ertuğrul Kürkçü'dür.
Cezaevine girdi. 1974 ve 1986'da iki kez aftan faydalandı ve böylece 14 yıl cezaevinde kaldıktan sonra çıktı. Cezaevinde Karl Marx'ın Biyografisi'ni Türkçeye çevirdi.
Ertuğrul Kürkçü'nün dedesi Kadri Ahmet Bey, İstiklal Mahkemelerinde görev aldı ve 96 Kürt hakkında idam kararı verdi. Özgür Gündem'in eski sahibi olan Yaşar Kaya, Kürkçü'nün dedesi için “Kürtleri katletti” demişti bir söyleşide. (İlginç olan bir şey de PKK güzellemeleri yapan Hasan Cemal, ünlü İttihatçı asker Cemal Paşanın torunu)
İşte bu Ertuğrul Kürkçü, HDP'den milletvekili.
Ve çok ilginç bir ayrıntı paylaşalım.
PKK lideri Öcalan görüşme için İmralı'ya giden vekillere (Sırrı Süreyya Önder'e) “Ertuğrul'a söyle ben hala Dev-Genç'in çizgisindeyim. O anlar” demişti.
Marksizmi uzun zaman önce “aşmış” olan Öcalan'ın “Dev Genç çizgisinden” kastının Marksist-Leninist ideoloji olmadığı bilindiğine göre Öcalan, ne demek istiyordu?
Şifre “O anlar” kısmında saklı.
Biz anlamadık, o yüzden yine biraz geçmişe gidelim.
1995 tarihinde bir televizyon programında Türk solunun üç ismi tartışıyor: Doğu Perinçek, Bülent Uluer ve Ertuğrul Kürkçü…
Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün adlı programı…
Hakaretlerin, küfürlerin, suçlamaların havada uçuştuğu programda iş nerdeyse şiddet kullanmaya kadar gidiyor.
Kürkçü, “Dev-Genç beyninde patlayacak” diye tehdit ediyor Perinçek'i.
Perinçek, Kürkçü ve Uluer'i, “Cem Boyner, Amerika ve Avrupa'nın adamı ve taraftarı olmak” ile itham ediyor. Perinçek ayrıca Kürkçü için, “Neo liberal, yeni dünya düzeni taraftarı” diyor ve “Cem Boyner'in partisiyle birleşiyorsunuz” ithamında bulunuyor.
Kürkçü buna karşılık “Cem Boyner'in partisiyle birleşmiyorum, Cem Boyner'in bölgedeki pozisyonunu değerlendiriyorum” diyor.
Eveeet, şimdi geldik Cem Boyner meselesine…
Gençler belki onu “Gezi Olaylarına katılan ve destek veren işadamı” diye biliyor; ama mesele bu kadar basit değil. Bir dönem kendisi sessiz kaldı ve eşi Ümit Boyner, TÜSİAD üzerinden neo liberal küresel sistemin Türkiye'deki bir nevi sözcülüğünü üstlendi; ama Cem Boyner de bir dönem parti başkanıydı.
Biraz geçmişe gidelim.
1994'te YDH (Yeni Demokrasi Hareketi) diye bir oluşumdan söz edildi. Cem Boyner'in liderliğinde Asaf Savaş Akat, Cengiz Çandar, Can Paker, Etyen Mahçupyan, Kemal Anadol, Mehmet Altan, Kemal Derviş gibi isimlerin oluşturduğu hareket kısa sürede partiye dönüştü, 1995'te seçimlere girdi; ama başarılı olamadı.
Bu isimlerden bazılarının ünlü spekülatör, neo liberal ve küreselci George Soros ile açık bağlantıları biliniyor. Zaten Soros'un kendisi de bir söyleşide ‘Türkiye'de bir dönem bir siyasi partinin kurulmasına ve seçime girmesine destek verdiğini, ancak partinin barajı geçemediği gibi aldığı oy oranının da ülke genelinde çok düşük düzeyde kaldığını söylüyor.'
Can Dündar bir yazısında Soros'un yardımseverliğini ve entelektüel kişiliğini överek şu ifadeleri kullanıyor:
“Enstitünün Türkiye direktörü Hakan Altınay...
Bebek'teki ofisinde 4 kişi çalışıyor.
Aralarında Can Paker, Osman Kavala, Ahmet İnsel, Eser Karakaş gibi isimlerin bulunduğu 9 kişilik danışma kurulu projelere karar veriyor.
3 yılda 60'a yakın proje hayata geçirildi ve 6 milyon dolar harcandı.”
Can Dündar'ın zikrettiği dört isim de ilginç.
Özellikle Osman Kavala ismi…
İmralı heyetinden Sırrı Süreyya Önder'in Öcalan'a mesajını daha önce buraya aldık.
“Sırrı Süreyya Önder: Başkanım (Öcalan), her şeyi konuştuk. Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Osman Kavala'nın size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyorlar.”
Puzzle'nin parçaları birleşiyor mu?
Osman Kavala, Soros, Cem Boyner, daha 1995'te Cem Boyner'in “Bölgedeki pozisyonunu değerlendiren” Ertuğrul Kürkçü…
Öcalan'ın “o anlar” dediği Ertuğrul Kürkçü…
Demek ki, Öcalan meseleyi anlamış.
Peki, siz anladınız mı, sevgili okuyucular?