Obama Amerikası'nın son Şam büyükelçisi olarak adından söz ettirdi. Çatışmaların Suriye içerisine sıçradığı Mart 2011'de Şam'da elçilik görevini yürüten FORD, Ekim 2011'de Şam'ı terk etmek zorunda kaldı.
Amerika'nın Suriye politikasının şekillenmesinde kilit rol oynadı. Silahlı grupların yanı sıra siyasi muhaliflerin de bir çatı altında birleşip şekillenmesinde hep onun ismi ön plana çıktı. Ateş çemberi Suriye'yi kuşatıp Amerika'dan “silahlı muhalefete destek” açıklamaları yükseliyorken FORD Şam ve civarında en aktif diplomat olarak öne çıkmaktaydı.
Suriye hükümetine göre Dera'da, Hama'da, Humus'ta silahlı muhaliflerin ileri gelenleriyle görüşmeler yapan FORD, en son elçilik binasının halk tarafından kuşatılması ve yumurtalı saldırılara maruz kalmasından sonra ülkesi tarafından geri çağrılmak zorunda kalındı.
Şam'ı terk eden FORD elbette boş durmadı. Cephede silahlı gruplar ÖSO çatısı altında birleştirilirken, siyasi alanda kurulan farklı yapılar Amerika'yı çok da memnun etmemekteydi.
Riyad Seyf liderliğindeki “Ulusal Girişim Kurulu”, ve İstanbul merkezli “Ulusal Koalisyon” vardı. “Ulusal Koalisyon'un” Suriye'nin yeni yasal temsilcisi olarak tanınması çağrıları Amerika cenahında uygun karşılanmadı. Daha kapsamlı bir proje gerekiyordu.
İş yine FORD'a düşmüştü. Kasım 2012'de Robert FORD başkanlığında Doha'da düzenlenen toplantı, yeni siyasi çatının doğuşunu beraberinde getirmişti.
Riyad Seyf'in grubu, Ulusal Koalisyon, diğer farklı gruplar ve “Suriye Dostları'nın” iştirak ettiği toplantı sonuçlandığında Muaz El Hatip liderliğinde “Suriye Muhalefeti ve Devrimci Güçler Koalisyonu” denen nur topu gibi bir siyasal çatı karşımıza çıkmıştı. Ki bu teşkilatı kısaca SMDK olarak tanıdık.
SMDK, yasadışı olarak nitelenen Esad yönetimine karşı Suriye halkının tek yasal temsilcisi olarak dünya çapında tanınmış oldu.
Aradan birkaç ay geçmeden Muaz El Hatip “baskı ve bağımlılık” gerekçesiyle liderliği bıraktığını açıkladı.
El Hatip'in yerine ise Ahmet Carba seçildi. Ahmet Carba'ya ne oldu derseniz, o şimdi emrindeki adamlarıyla PYD/SDG saflarında!
El hasıl siyasi çatının oluşmasında mimar olarak Robert FORD ismi hep öne çıktı. ÖSO bileşenlerine gönderilmesi gereken silahlar konusu da hep FORD'un sorumluluğundaydı.
Ve FORD'un dönüşüm hikayesi…
Suriye'yi harabeye çeviren stratejilerin mimarı olan FORD, son süreçte deyim yerindeyse zehir zemberek!
Önce “Esad devrilecek” stratejisini benimseyen Obama yönetimini alternatif stratejiler geliştirememekle suçladı, ardından ABD'nin himayesine giren PYD'ye ilginç uyarılarda bulundu. Son olarak da Suriye'de Esad'dan önce “Esad'ın zaferini” ilan eden açıklamalarda bulundu.
Haziran ayında Suudi menşeli Şark'ul Evsat'da demeç veren FORD, PYD'ye şu uyarılarda bulunuyordu:
“İran, Amerika'yı Suriye'nin doğusundan çekilmeye mecbur edecek. Kürtler, Washington'a güvendikleri için ağır bedel ödeyecek. Amerikan ordusu onları Suriye rejimi ve Türkiye'ye karşı savunmayacak. Kürtlere karşı yaptığımız, ahlaksızca ve siyasi bir yanlıştır. Amerika Kürtleri yalnızca Rakka'yı IŞİD'den kurtarmak için kullanmaktadır. Amerika, Saddam döneminde yıllarca Kürtleri kullandı. Amerikalıların PYD ve YPG'ye Henry Kissinger'in Iraklı Kürtlere davrandığından farklı şekilde davranacağını mı düşünüyorsunuz? Bunu, bana Amerikalı yetkililer söyledi.”
Kürtler konusunda kendi ülkesine bu denli suçlamalar yönelten FORD, Birleşik Arap Emirlikleri'nde yayın yapan The National adlı internet sitesine verdiği demeçte ise son evreye giren Suriye'deki savaşla ilgili kısaca şu açıklamalarda bulundu:
- Savaşı Beşşar Esad kazandı…
- İran Suriye'de bulunacak ve yapabileceğimiz fazla bir şey de yok…
- Şu anda silahlı muhaliflere gerekli olan silah ve teçhizatları versek de sonuç değişmez, bu ancak savaşın bir müddet daha uzamasına yarar.
İlginç bir seramoni…
Beşşar Esad'ı devirecek organizasyonlara imza atarak adından söz ettiren FORD, günün sonunda hem kendi manevralarını, hem de Amerikan politikalarını adeta “PARDON” diyerek çöpe atmakta ve yeni bir sayfa açma çabasında.
Belki ahlaksızlıklar üzerine kurulu beynelmilel politikalar böyle bir şey olsa gerek!
Belki de yanlış stratejilerde ısrar etmenin anlamı yok diyebilmek ve bunu gurur meselesi yapmamak!
Ama aynı FORD, Trump Amerikası'nın bundan sonraki Suriye politikasının çerçevesini de şu dört hedef üzerine oturtuyor:
* IŞİD'in yenilmesi,
* israil'in güvenliğinin garanti edilmesi,
* Mülteci sorununun çözülmesi,
* Kimyasal silahların önlenmesi.
Pardon; ama sizin yeni Suriye politikanız ne? Hangi hedefler belirlediniz? Tebaa bilmiyor da!