Rahmet iklimi denilince hemen aklımıza Nisan ayı gelir. Zira Nisan Ayı, “Mevluda Muhammedî” etkinliklerinin açık adresi ve parolası olmuştur. Nisan yağmurunun tabiatı sulayıp yeşerttiği, ölü bir kıştan sonra yeryüzünü yeniden canlandırıp yemyeşile bürüdüğü gibi, Muhammedî sevda da ruhlarımızı ve gönüllerimizi öylece canlandırmakta ve şenlendirmektedir. İmanlı gönüller, yeniden onunla tanışmakta, aşkının ve muhabbetinin zevkini tatmaktadır.
Nisan ayı daha gelmeden peygamber âşıklarının ona hazırlanmak için yoğun bir çaba ve gayret içerisine girdiğini görüyoruz. Hatta kimi sıcak bölgelerde veya kırsallarda daha Nisan gelmeden Mart'ın son haftasından itibaren bu etkinliklere başlandığını görüyoruz. Bu da artık bu sevdanın, bu sevdaya duyulan aşk, özlem ve muhabbetin ne dereceye ulaştığının göstergesidir. Onun için yapılan etkinliklerin bir aya sığmayacağını ortaya koymaktadır. Halk nezdinde gördüğü itibarla her yıl çığ gibi büyümekte, sel gibi akmaktadır.
Başkaları baharın güzel kokularını nevruz ateşiyle kirletirken, biz Müslümanlar olarak, Muhammedî sevdanın gönüllerde yaktığı muhabbet aşkı ve iman meşalesiyle karşılamaya çalışıyoruz. Tabii olarak Herkes baharın verdiği güzel kokuları teneffüs etmenin yanı sıra kış mevsiminin verdiği yorgunluğu ve bıkkınlığı atmak için biraz da hareketli şeyler yaşamak istiyor. İşte Muhammedî sevda, bu ihtiyacı “mevluda muhammedî” ile görüyor ve onunla bu boşluğu dolduruyor.
Artık Nisan Ayı denilince bir heyecandır bizi sarıyor. İster istemez bir takım beklentiler ve çalışmalar içine giriyoruz. Bu mevsim gelir gelmez gözlerimiz hep Peygamber Sevdalıları ekiplerini arıyor. Aklımızda, fikrimizde onların düzenleyeceği “Mevluda Muhammedî” etkinliklerinin bu sene nasıl geçeceğinin, ne gibi yeniliklerle karşımıza çıkacağının hayalleri canlanıyor... Ve o günleri iple çekiyor gibi dört gözle bekliyoruz.
Sanki bir susamışlık var imanlı gönüllerde. Susuzluktan çatlayıp Nisan yağmurlarını bekleyen topraklar misali, imanlı gönüller de Nisan etkinliklerini dört gözle bekleye duruyorlar. Sevgi ve muhabbetinden bir türlü doyamadığı peygamberlerini yeniden kendilerine gönderilmişçesine ve sanki daha bu gün Hira'dan inmişçesine, sanki canlı canlı Seniye tepelerinden Medine'ye teşrif etmişçesine karşılıyorlar. Onun için meydanlara koşuyor, Onu anmanın ve anlamanın coşkusunu ve heyecanını ruhlarının en derinliklerinde hissediyorlar.
Evet, Muhammedî sevdanın coşkusu bir başkadır bizim etkinliklerimizde. Bu etkinliklerde coşan ilahi aşk ve peygamberi muhabbet, tarik ehlini dahi şaşırtmakta, gölgelemektedir. Meydanlarda dalgalanan tevhid bayrakları ve yankılanan tekbir sesleri, kimi insanları hayrette bırakırken, kimilerini de dehşete düşürmekte, aşka, coşa gark etmektedir. Her taraf hareketli, çocuklar minikler cıvıl cıvıl, şairler bülbüller gibi şakır, hatipler coşar ve meydanlar gümbür gümbür gümbürlenir.
Ey Muhammedî sevda! Ey dertlerin dermanı, sultanların sultanı ve canların cananı! Hoş geldin, safalar ve mutluluklar getirdin coğrafyamıza, iklimimize, şehrimize, köyümüze, mahallemize ve hanemize! Ölmüş ruhlarımızı diriltmeye, körelmiş duygularımızı inceltmeye, yozlaşmış adetlerimizi, inancımızı yeniden nizama koymaya ve paslanmış yüreklerimizi yeniden cilalamaya, parlatmaya hoş geldin, şan ile şeref ile geldin.
Evet, meydanlardaki hareketlilik, özlem, coşku ve heyecan bu manaları taşımakta ve bizlere bu mesajı vermektedir. Çünkü âlem yeniden Ona muhtaç, Ona hasrettir. Yolunu kaybetmiş insanlık, çatlayan toprak misali Ona susamış, Ona hasret kalmıştır. Cahiliye devrini andırır şekilde teşhir edilen kadın bedeni, sekreterlik adı altında köleleştirilen kadın kimliği Onun kurtarıcılığını beklemektedir. Daha ana rahmindeyken katledilen nesil, Onun şefkat ve merhametini gözlemektedir.
İşte Peygamber Sevdalılarının “mevluda Muhammedî” olarak düzenlemeye çalıştığı etkinlikler, bu manaları yeniden idrâk etmek ve insanlığa bu mesajı ulaştırmak içindir. Özellikle bu sene tema olarak seçilen Resulullahın, “vahdet ve kardeşlik rehberi” yönü çok anlamlıdır. Elbette o her yönüyle bizler için örnektir ve her vasfından ders çıkarmamız lazım. Ancak günümüzde onun bu iki vasfını işlemeye ve anlamaya çok daha ihtiyacımız vardır. Rabbim cümlemizi o yüce resulden ders ve ibret alanlardan eylesin. Sevdanız mübarek olsun, etkinlikleriniz şen ve şenlik olsun.