7 Haziran seçimlerine yaklaşık bir ay kaldı. Seçimler yaklaştıkça kavgalar, gürültüler, iftiralar, hile ve tuzaklar da sınır tanımaz bir şekilde artıyor. Maalesef her seçim döneminde olduğu gibi bu seçim döneminde de Partiler ve adayların çoğu seçim stratejilerini kendi projelerinden daha çok rakiplerini karalama üzerine kurmuş. Bu nedenle rakiplerini karalama ve çamur atmada adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Bu durum Türkiye siyasetinin ne kadar kirlendiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Acaba dürüst bir siyaset yapılamaz mı? Neden her parti kazanabilmek için rakiplerine çamur atıp kirletmek zorunda hissediyor kendini?
Görebildiğimiz kadarıyla bu durumun tek istisnası seçime bağımsız adaylarla giren ve gittiği her yerde rakiplerini karalamadan kendi farkını ve projelerini halka anlatmaya çalışan Hüda Par. Hüda Par'ın bu tutumu temiz bir siyaset anlayışının da uygulanılabilir olduğunu göstermesi açısından son derece anlamlıdır.
7 Haziran seçimlerinin en tuhaf yönlerinden birisi de asla bir araya gelemez denilen partilerin, kazanma hırsıyla gizli veya açık seçim ittifakları yapmaları olsa gerek.
Bir dönem birbirleriyle kanlı bıçaklı olan, Solcu komünistler ile sağcı faşistler bu gün samimi birer dost olmuşlar. Daha düne kadar birbirlerinin amansız düşmanları olan, akideleri, dünya görüşleri, hayata bakış açıları tamamıyla birbirine zıt olan ve her fırsatta birbirlerine saldıran Paralelciler ile HDP'liler, gizli gizli görüşüp seçim ittifakları yapmakta. Hayatını madiyyun denilen, ahiret ve vahyi inkar eden Marksist ve komünist felsefeye karşı savaşa adayan Üstad Bediüzzaman'ın talebeleri olduklarını, onun yolunda yürüdüklerini iddia edenlerin, her fırsatta Marksist-Leninist seküler bir dünya görüşüne sahip olduklarını ve Kürd Halkını bu manada kendilerince çağdaşlaştırıp ahirette Marks ve Lenin'in yanına göndermeye çalışan HDP ile kurdukları bu seçim ittifakına ne demeli!? İman Erleri olduklarını iddia edenlerin kendi maslahatları için, imana savaş açan Marksistlere gönül rahatlığıyla oy verebileceği bir seçim!!! Ne kadar da tuhaf!
En az bunun kadar tuhaf olan bir iddia daha var. Bu iddiaya göre muhalefet partileri seçimlerden sonra Ak partiyi saf dışı edebilmek için CHP-MHP ve HDP'den oluşacak bir koalisyon hükümeti kuracak. HDP'nin barajı aşıp CHP ve MHP ile beraber yaklaşık 300 milletvekili çıkartması hesabına dayanan bu iddia her ne kadar şu anda aç tavuğun kendisini darı ambarında görmesi mesabesinde olsa da, İktidar denilen cazibeli makam uğruna bütün partilerin kendi temel felsefe ve doktrinlerine, hatta varlık sebeplerine aykırı davranmaktan asla çekinmeyeceklerini gösteren çarpıcı bir örnek olması açısından son derece önemli. Tabanlarının, fikirleri tamamıyla birbirine zıt olan iki aşırı ırkçı partinin yani MHP ile HDP'nin, yıllardan beri varlık sebeplerini diğerlerini yok etmeye bağlayan yönetici ve liderlerinin bir iktidar aşkı uğruna bir araya gelip koalisyon kurmaları bize çok tuhaf gelse de, helvadan yaptıkları putlarını yemeye alışkın olan seküler hareketler için gayet normal bir durum olsa gerek.
Bu iddia gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi hep beraber göreceğiz. Ancak seçim propagandalarının insafsızca sürdüğü şu gönlerde bu parti yöneticilerinin birbirine toz kondurmaması, asla birbiri aleyhinde konuşmaması bu iddiaların doğruluğunu ciddi olarak güçlendiriyor. MHP ve HDP seçim propagandalarında AK partiyi acımasızca topa tutarken, birbirlerine asla saldırmıyorlar. Yıllar yılıdır Türk halkını ‘Bölücü örgüt' çığlıklarıyla tüm Kürd halkına düşman eden Devlet Bahçeli'nin bu seçim döneminde neredeyse bölücü örgütü unutması, yıllardan beri ‘bölücü başı' dediği Abdullah Öcalan'a çok yakın bir zamanda ‘Sayın Öcalan' deyip demeyeceğini de insanın aklına getiriyor doğrusu. Ya da yıllardan beri ‘Türk Faşistleri' bize zulüm ediyor diye gencecik körpe Kürd çocuklarını dağlara gönderip, Marksist felsefelerle beyinlerini yıkayıp dinsizleştiren sonra da çatışmalarda öldürtüp cehenneme gönderen HDP'nin ‘Türk Faşistlerinin' başını çeken MHP ile bu kadar can ciğer olması, seçimlerden sonra olası HDP-MHP koalisyonuna şimdiden hazır olduğu mesajından başka bir anlam taşıyor mu acaba?
Peki yıllardır MHP'ye PKK düşmanlığı üzerinden oy ve destek veren Türk halkı ile Türk düşmanlığı üzerinden HDP çizgisindeki partilere oy veren Kürdlere, MHP ve HDP bu durumu nasıl açıklayacaklar. Minareyi çalan kılıfını uydurur. Her halde onlar da bu işin kılıfını zihinlerinde çoktan hazırlamışlardır.
Ancak çağımız iletişim zamanı ve insanlar bütün olup bitenleri televizyonlar aracılığıyla canlı bir şekilde izliyor. Olaylardan ve meselelerden son derece haberdar olan kendi tabanlarını ikna etmeleri bu sefer oldukça zor olabilir.