Sayın Başbakanın Uludere katliamıyla ilgili suskunluğu bir yana, içişleri bakanına sahip çıkması, Akp’nin oy aldığı kitleyi milliyetçi muhafazakar çizgiye zorlaması anlamına geldiği gibi hala mhp tabanını kendisine çok yakın gördüğünün de ifadesidir.
Kemalist ve laik devletin olmazsa olmazları tabi ki chp nin de altı okuyla savunduğu altı ilkedir. Cumhuriyetin yaklaşık doksan yıllık yolculuğunda acıkınca yenilen putlar misali bu ilkelerin bir kaçtanesi bizzat devletin kendisi tarafından mideye indirilmiştir. Ancak, laiklik, milliyetçilik ve devletçilik için ısrarla kurbanlar sunulmaya devam edilmektedir.
Akp’nin birilerinin projesi olduğu şeklindeki uç analizlere fazla takılmadan doksanların sonuna doğru Akp’nin çıkışı ve yükselişini doğuran sebeplere bakmak gerekiyor.
Evvela oniki eylül öncesinde sol düşüncenin çokça pompalandığı halde kaynağının kuruması, bu ülkede sol omuzuna Kemalist rejimi sırtlayıp toplumu sömürenlerin günden güne damarlarındaki asil kanda mevcut olan güçlerini kaybetmelerine yol açmıştı. Tam da o sırada İran’da İslam devrimin olması, bir çağın açılıp kapanması gibi tüm hesapları altüst etti. Yine aynı zamana denk gelen ve (na)Aziz Nesin’in dediği bir gelişme yaşandı. O da Müslümanların mızraklı ilmihal kitabından başka kitaplar basmalarıydı. Mevdudi(rh), Seyyid Kutub(rh) gibi alim ve önderlerin toplumsal İslami düşünceye ruh veren ve modern fikir akımlarının kolayca çürütüldüğü eserler peynir ekmek gibi satıldı, okundu, çok yoğun ve geniş müzakerelerle kitlelere yayıldı.
Bu arada Kemalizm düşüncesi entelektüel üretemedi, olaylara bakış açısı geliştiremedi. Devrimlere kendi ideolojisinden değil, batı felsefelerinden zemin oluşturmaya çalıştı. Ancak batı düşünce biçimlerinin en açık ve ortak noktası , dinin inkarıyla beraber tek adam ve tek parti yönetimine karşı oluşu idi. Tabi Kemalizm ise bunun tam tersi demekti. Bu çelişkiyi şövenizmle bastırmak için heykeller, dağa taşa Kemalizm nutukları, zoraki resmi kutlamalar ve tabi ki binlerce Müslümanı şeriatçı diye idam eden çok özel yetkili mahkemeler ihdas etti.
Adına ölüm dediğimiz hiç değişmeyen susan bir nasihatçi vardır. Hep soru sorar ve cevap bekler. Siz sorulan sorulara nereden cevap arıyorsanız o yöne doğru çekilirsiniz. Bugün batı dünyasının kendine referans aldığı filozofların çoğu bu sorulara cevap veremediği için ya aklını yitirmiş, ya intihar etmiş, ya da bir takım psikolojik bunalımlara düşmüşlerdir. Müslüman toplumun, bir türlü batının teknolojik üstünlüğüne kapılıp sürüklenmemesi de bu yüzdendir. Yine Kemalizmin laikliğinin ve diğer ilkelerinin bu kadar yıl geçmesine rağmen halk tarafından hiç benimsenmeyişinin de temel sebebi budur. Çünkü Kemalizm, ölümde hiçbir işe yaramamaktadır. Laikliğin, musibete düşenlere verdiği hiçbir tesellisi yoktur. Müminler ancak kardeştirler ayetinin verdiği manevi huzurun yanında milliyetçilik sönüp gitmektedir.
Akp,toplumun bu şuura yaklaştığı bir kıvamda, geniş kitlelerin, mecburiyetten tercihi oldu. Ancak gelinen noktada görülüyor ki, Akp hala Kemalizmin antikalarını parlatma niyetindedir. Laikliği başkalarına tavsiye edecek kadar ve milliyetçiliğe hala sahip çıkacak söz ve uygulamalarla ölümün sorduğu sorulara başka yerden cevap bulma arayışında gibidir.
Evet cevabınız yoksa, bırakın bu rüyayı, zayıf bıraktığınız, zindanlara doldurduğunuz Yusuflar tabir etsin.
Doğruhaber Gazetesi