Gelmesin buraya, girmesin Türkiye'ye, asla kabul edilmesin. Hatta hiçbir İslam ülkesine de sokulmasın. Kirletmesin hiçbir yeri.
O zaten dışarıların adamıydı, hiçbir zaman buranın, içerinin adamı olmamıştır, onun için bırakın hep böyle dışarıda kalsın, getirelim diye boş yere uğraşmayın.
Hem sadece bedeniyle değil, kalbiyle, ruhuyla, beyniyle, fikir ve düşünceleriyle de dışarıların adamıydı. Yüreği hep o dışarılar için atardı, israilin ölmemiş çocukları için ağlar sızlardı.
Aziz İslam davasını da o dışarıların düşüncelerine göre çarpıtmakla görevliydi.
Kendisini en çok sevenler, destekleyenler, savunanlar, şu anda vermek istemeyenler de dışarılardır, hepimizin bildiği o meşhur dışarılar.
O halde bırakın dışarılarda gitsin, özellikle dışarılara gömülsün, toprağımızı kirletmesin.
Hem bu arada kendisi için de birazcık kolaylık olur, kıyamet günü birlikte haşrolacağı insanlarla şimdiden beraber olmuş olur.
Şayet Türkiye gücünü göstererek getirtecek olursa buna bir şey diyemem.
Fakat yargılandıktan sonra bence hiçbir ceza verilmemeli, derhal sınır dışı edilmeli, geldiği yere postalanmalıdır.
Zaten idam edemezsiniz, idam kanunu çıkartsanız bile kanun geriye dönük işleyemeyeceği için idam edilemeyecektir.
Hem idam etmek onu adam yerine koymaktır, ardından da kahraman yapmaktır. Zaten bir ayağı çukurda, günde kırk çeşit ilaç kullandığı söyleniyor.
İdamın ve idam edilenlerin bile kendilerine göre bir şerefi vardır
Bence hapis cezası bile verilmemeli, söylediğim gibi derhal dışarı atılmalıdır.
Fakat geldiği yere postalanmadan önce bir şey yapılmalı, yine de bir ceza verilmelidir.
Yenikapı'da son bir etkinlik daha düzenlenmeli ve bu zat ve onun mağdur ettiği, onun zulmettiği, onun katlettiği, onun gasp ettiği bütün kesimlerin temsilcileri orada hazır bulundurulmalıdır.
Sonra bu kişi bir yere dikilmeli ve seçilen temsilciler bir bir önünden geçmeli, “yüzüne gereken yapılmalı.” Bu merasim bütün dünyaya naklen verilmeli, temsilciler geçerken isimleri anons edilmelidir.
İslam Âlemine verdiği zarardan dolayı bütün bir İslam ümmetini temsilen birileri “onun yüzüne bu işlemi yapmalı.”
Yıllar yılı Allah'ın Dinini saptırmaya çalıştığından dolayı İslam Dinini temsilen ülkenin âlimleri bu merasimde bulunmalı.
15 Temmuz'da hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralananlar bir bir önünden geçmeli ve bu merasimi gerçekleştirmeli.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hayatına kast edilenler, suikasta uğrayanların tamamı bu merasimde yerlerini almalıdırlar.
Sınav hırsızlığıyla hakları gasp edilen, kurulan hile ve tuzaklarla okullarını, mesleklerini ve kariyerlerini terk etmek zorunda bırakılanlar da bu merasimde bulunmalıdırlar.
Emniyet ve yargıya çöreklenenler tarafından kurulan kumpaslarla iflas ettirilen ne kadar iş adamı varsa bu merasimde yerlerini almalıdırlar.
Evet, ne idam, ne hapis, bence bu şekilde cezalandırılmalıdır.
Belki diyeceksiniz ki yüzüne bu işlemi yapanların dışında her şeye rağmen sevenleri yok mudur, onlar ne yapsınlar?
Onlar da öldükten sonra gömüldüğü ülkeye gitsinler, okyanusun ötesine turlar düzenlesinler, ziyaretler yapsınlar, bundan böyle onların haccı olsun, Haç sevabı alsınlar.
Tabi daha önce görkemli bir türbe yapsınlar, şifrelerle, tılsımlarla donatsınlar.
Bu arada ikinci bir Ağlama Duvarı inşa etsinler, ziyaretlerinde ağlasınlar, sızlasınlar, dövünsünler, böyle yapanların ne kadar sevap kazanacaklarını yaysınlar.
Efsaneler uydursunlar, onun ölmediğini, ruhunun göklerde İsa ile birlikte olduğunu, bir gün kesinlikle yeryüzüne döneceğini ve Türkiye'den intikamını alacağını yaysınlar. Vesselam.
Az kalsın unutuyordum, bu merasime katılması gereken kesimlerden HÜDA PAR camiasını söylemedim. Paralel darbecilerin zulmüne en çok maruz kalan, kumpaslarına kurban olan ve 15 Temmuz gecesi başta Güneydoğu olmak üzere şehirlerin meydanlarını dolduran Peygamber Sevdalılarının da bu merasimde yerlerini almasını söyleyecektim. Sonra düşündüm ki onların önemli bir bölümü FETÖ terör örgütünün kurbanı olarak yirmi yıldan fazladır zindanlarda kalmaya devam ediyorlar.