Birlikte iyi havladınız!

Nurullah AY

 “Birlikte iyi salladık.” demişti bütün pişkinliğiyle Kemalist bir mebus.

Sallamayı yetersiz buldu çukur zihniyet.

Kurşunlu Camii ateşe verildi sokak köpeklerince.

Su içene yılanın dokunamayacağına inanılan topraklarda bizi secdemizden vurdu kara yüzlü cellat.

Kurşunlu Camii kör kurşunlara gelesiceler tarafından ateşe verildi onlarca cami gibi.

Barış güvercinlerinin kanatları yolundu cami avlusunda.

İzi kalmamalıydı bu topraklarda İslam'ın, hedef açık ve net.

Dört ayaklı tarihi minareyi ayağından vurdular önce. Kesilmedi öfke nöbetleri.

Sapık zihniyetin kurşun askerleri, Kurşunlu Camii'yi ateşe verdi bu kez.

Teşhisi gecikmedi filozof Figen'in.

“Yukardan helikopterle kurşunlamışlar.” derken, kurşundan yapılmış kubbelerin görkeminden hayâ etmedi.

Caminin minberi tutuşur, tarihin dokusu yanar; yürek sızlar, etkilenmez hayâsızlar.

Figen, uydurduğu yalana inandırma telaşında nakıs beyinlileri.

“Polisler yaktı camiyi.” Diyen bir hayâsız, Nusaybin camilerinin hoparlörlerinde müzik diye verdikleri anırmalara ne diyecek?

PKK tamtamlarını da mı polisler çaldı?

Moğol ordusu, İslam beldelerini işgal ederken minarede zırlamaya cesaret etmedi; hiçbir ordu, işgal ettiği toprakların kutsalına bu kadar pervasızca saldırmadı.

Nusaybin'in minarelerinde PKK'nın düğün ezgilerinin çalınması asla unutulmayacak Figen Hanım!

Bunu bir kenara yaz. Hele bu toz bulutu savrulsun biraz.

Secdemizden vurulduğumuzun acısı yüreğimizin derûnundayken, bu kez Eskişehir'de insanlığımızdan vurmak için saldırıya geçti kancıklar.

İHH'nın standının etrafında salyası akan bir güruh peyda oldu.

Yardım kuruluşuna saldırmayı Rus domuzunda görmüştük birkaç gün önce.

Rus tohumunun filizleri SOLmaya başladı. SOLmaya mahkûmdur.

Anadolu deniz gibidir, hiçbir çöpü barındırmaz. Bu yüzden Anadolu'da maya tutmayacağını bilir sefih düşünce.

Tek amaç gündeme gelmek.

Her yol mubah aşağılık yaratıklar için.

Yardım kuruluşuna saldırdılar alçakça.

Hayâsızlar, Diyarbakır ve Nusaybin'de camiye saldırırken Eskişehir'de yardım kuruluşu hedefte.

Beraber sadece iyi sallamadınız bu defa.

Sallamakla yetinmeyip bütün öfkenizle, pis dişlerinizi göstere göstere, cami duvarına yaklaşacak kadar havladınız.

Bize gelince…

Elimizde kürek, beklemekteyiz.

Çünkü biz daha sallamadık!...

BARZANİ'YE ÖFKENİN NEDENİ

Kötü bir olayı haber vermeyi kimse istemez ve bu özellik bütün kültürlerde müşterektir.

Bunu bile bile bazı şeyleri yazmak zorunda hissediyorum kendimi.

Burada felaket tellallığına soyunmak değil benim muradım, tarihe küçük bir not düşmek veya gelmekte olan fırtınadan haberdar etmektir amaç.

Perşembenin gelişi çarşambadan belliyse cumayı beklemek de yersiz olur kanaatimce.

Tek millet, tek vatan, tek bayrak sloganına takan zihniyetin tek milleti tek örgüte, tek örgütü de tek bireye dönüştürme çabalarını görmemek için ya alık olmak ya da PKK'nın müptelası olmak gerekir.

Kuruluşunda Kürt menşeli bütün sol örgütlerin lider kadrolarını infaz edip elemanlarını kendisine bağlayan PKK, İran'da faaliyet gösteren PJAK'ı bünyesine alarak İran'la anlaşma yoluna gitti.

İran'la yapılan anlaşmaya göre PJAK kendisini feshedecek, İran'a karşı yaramazlık yapmayacak, İran da ihtiyaca binaen PKK'ya destek verecekti.

Böylece PKK, İran'daki Kürtlerin hamisi olmuş olacaktı.

Suriye'yle yapılan anlaşma da bundan pek farklı değildi. PYD, Suriye'ye karşı hiçbir eyleme girişmeyecek, Suriye'yle dostane ilişki geliştirecek; ESED'in iki yüz bin Kürt'e kimlik ve mülkiyet hakkı vermemesini görmezlikten gelecekti.

Dolayısıyla Suriye'deki Kürtler de PKK'ya biat etmiş olacaklardı ve nitekim oldu da.

Geriye Irak Kürtleri kalıyor ki, esas sorun da burada başlıyordu.

TALABANİ, erimeye yüz tutmuş bir harekettir, fazla ciddiye almaya gerek yok..

İrili ufaklı diğer gruplara bakılırsa onlar da kolay lokma görünüyor.

Bütün mesele BARZANİ'nin varlığı.

Daha önce Peşmergelerle birkaç kere çatışan PKK, BARZANİ'yi gözden düşürmek için hiçbir fırsatı kaçırmadı yıllardır. Önce Peşmerge'yi Amerika uşağı olarak lanse etti, hem de Kızıltepe sokaklarından Suruç'a doğru yol alan konvoydaki “BİJÎ SEROK OBAMA!” sloganlarından hiç mi hiç hayâ etmeden.

Veya Rusya tasmasını özgürlük madalyası sanmak ne kadar akla uygun.

PKK, arı yuvasına çomak sokmak için önce Şengal'de kanton ilan etti.

Olay bir şekilde sonuçlandı, çatışma çıkmadı.

Barzani defalarca “bıra kujî” olarak adlandırdığı Kürtlerle çatışmaya yanaşmayacağını ifade etti.

PKK, bunu korkaklık belirtisi sanmış olacak ki fırsat kollamaktan geri durmuyor.

PKK'nın şahin kanadındaki Duran Kalkan'ın twitter hesabı, adım adım PKK-PEŞMERGE ÇATIŞMASI'nın habercisidir bir bakıma.

“HDP, Barzanicilerin yuvası olmayacak, bütün halklar kendine HDP'de yer bulmuştur. Ortak vatanda demokratik ulus şiarıyla yaşamak hedefimizdir.” diyen Duran Kalkan, nihai hedefini de açıklamış oluyor. Barzani haricinde bütün halklara yer var ancak Barzani'ye yer yok diyor. Bir anlamda HDP'de Kürtlerin dışında bütün halklara yer var, Kürtlere yer yok, diyor Kürt olmayan Duran. Kürt olmadığı halde Kürtler adına konuşmayı kendisine vazife bilen Duran Kalkan, nihai hedefin demokratik ulus olduğunu da açıklayarak elli bin insanın bir anlamda demokrasi uğruna öldüğünü de ifade etmiş oluyor.

“Barzanici hareket, Kürtleri ırkçılaştırma hareketidir. Şimdi de HDP içinde bir vekil Barzani'ye yardım etmeli diyor. Bu ihanetçiler kovulmalı.”

Barzani, ırkçı bir hareket ise PKK neyin nesi oluyor. Barzani'ye yardım edilmeli diyen milletvekili kovulmalı derken de Barzani'nin Rojava'daki çabasını unutmuşa benziyor. Hem HDP'ye de mesajını açıklamış oluyor. Kim gitmeli, kim kalmalı, bunun kararını da Kandil'den verirken “HDP'nin PKK'yla ilgisi yok.” diyenlere bir öpücük, bir selam ve bol işlevli bir kapak gönderiyordu.

“Bizim hareketimiz enternasyonalist bir harekettir. Sadece Kürtler için değil tüm halklar için çabalamaktadır. Ulus devlet değil, sınırsızlık.”

Aslında tüm halklar için çabaladığı kısmına bir anlamda katılmak mümkün, yalnız Kürtler hariç.

Kırk yıllık PKK tarihinde elli bin insan ölmüşse, kırk beş binin Kürt olduğu, bilinen bir hakikat.

Kürtleri başka milletlere sunak olarak kullanan bir yapıdan söz ediyor bu Kemalist adam.

Kemalist dedimse mutlaka bir dayanağım vardır herhalde.

“Dinciler çok tehlikelidir, Kürtler dincilere, gericilere, dindarlara karşı Kemalistlerle saf tutmalıdır.”

Şimdi anladın mı esas görevini SAF KÜRT, dindarlara karşı Kemalistlerle SAF tutacaksın.

Yani “Varlığın Türk varlığına armağan olsun.”, dindarlardan kurtuluş reçeten bu.

Kim diyor bunu?

Kürt olmayan Duran Kalkan diyor.

Kime diyor?

Kürt davasını savunduğunu zanneden sen SAF Kürt'e.

Ne diyor?

Kemalistlerle SAF tut, diyor.

İncileri bununla da sınırlı kalmıyor.

Biliyorum okuyucularımın da sinir katsayısını yükselttim.

“Herkes anlamıştır artık, Kürdistan'da en önemli tehlike DAİŞ değil, Barzani ve KDP'dir, kökleri kazınmalı.” ve  “Barzani silah zoruyla diktasını kurdu.” Sözlerini  yorumlamayacağım.

Dedim ya sizin sinir katsayınızı yükselttim diye.

Bu son olacak.

“Her zaman diyorum, KDP Peşmergeleri DAİŞ'ten daha tehlikelidir. Halkımız bunu böyle bilsin.”

Ne demek bu?

Te'vilini yapacak olan var mı?

DAİŞ'ten daha tehlikeli bir yapı var karşınızda.

Öyleyse SAF KÜRT'ün yapacağı şey ne?

DAİŞ'ten daha tehlikeli bu yapıyı tanıyacak, bilecek; bir sonraki merhalede de ona saldırmayı yurtseverlik addedecek.

Peki, buna uygun zemin var mı?

İşte Barzani'nin Ankara'ya gelişi PKK'nın Peşmergelere saldırması için bulunmaz bir fırsat oldu saldırmaya hazır PKK için. Saldırmayı öteletecek tek şey, şu anda devletten yediği darbeler olur.

Yani gözünün kesmemesi söz konusu olabilir, ki inşallah öyledir.

Çatışmada Barzani'yi kendi tabanının gözünde şeytanlaştırmak da bugün çok daha kolay olur.

“Barzani, Ankara'ya geldi; MİT'le görüştü, TC onu oyuna getirdi, bize saldırdı.” ifadesine hazırlıklı olun.

PKK medyası bunu iki üç güne kalmaz işlemeye başlayacak.

Yer mi Kürtler?

Çok değil birkaç önce, “Kemalistlerle SAF tutun” demişti SAF Kürt'e.

SAF tutmamışlar mıydı?

TERS KÖŞE

CENAZE NEREDE YIKANIR?

Sarıçam Orhangazi İmam Hatip Ortaokulu öğretmeni, din kültürü dersinde ahiret inancı ve mezarlık adabını anlatmak için çocukları mezarlığa götürünce kızılca kıyamet kopardı Kürt ve Türk Kemalistler.

Bu durum, ifsat güruhunun acaaaiiip zoruna gitmiş olacak ki “böyle eğitim mi olur?” diyerek olayı haber yapmakla kalmayıp manşete taşıdılar.

Yıllardır küçücük çocukları Anıtkabir'e götüren bunlar değilmiş gibi.

Uygulamalı eğitimin hikmetini anlatan bunlar değilmiş gibi.

Utanmadan en üst perdeden viyakladılar.

İzcilerin çocukları kıra veya ormana götürmesinde art niyet arayacak kadar şizofrenik bir saplantıya dönüşen bu zihniyetin tedavi edilmekten başka çaresi yok.

Yarın öbür gün, “Cenaze yıkama dersi için çocukları cesedin yanına götürdüler” diye bir manşet atsalar hiç şaşırmam.

Reha Muhtar, yıllarca gündeme damga vuracak ifadeler kullandı haber programlarında.

Saçma dedi kimileri, kimileri de zırvalıyor dedi.

Amaç gündem olmaktı nitekim ve böylece gündeme geliyordu.

Eşi tarafından bıçaklanan kadına, “eşiniz sizi bıçaklarken orada mıydınız”dan tutun, cezaevinde tünel kazan gençlere, “o tüneli kaçmak için mi kazıyordunuz”a, vücudu delik deşik edilmiş adama, “ acı var mı acı” diye soracak kadar yaptığı saçmalamaları duyduğunuzda yüzünüzdeki tebessümü görür gibiyim.

“Mezarlık adabını öğretmek için çocukları mezarlığa götürdüler” haberi Reha Muhtar'ın sunumu kadar saçma değil mi?

Aralarında tek fark var:

Reha Muhtar, magazinsel bir gündemin peşindeyken bu SOLucanlar zırvasını fikir diye sunuyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.