Elektrik sorunu denilince, Doğu ve Güneydoğu akla gelir. Yıllardır bir kangren haline gelmiş ve bir türlü çözülmeyen bir sorun. Kışın elektrik kesintilerinden şikâyet eden halkın, bahar aylarında da bilerek kesilen elektrikler nedeniyle ekinlerini sulayamamaları tam bir mağduriyet furyasıdır. Belki yöresel bir mesele olarak görülebilir; ama yıllardır aşılmayan ciddi bir sorun olarak ortada duruyor. Bölgenin geçim kaynağı olan ekinlerin suya ihtiyaç duyulduğu bir dönemde su kuyularının elektriğinin kesilmesi bölgede gündemin ana konusudur. Özellikle bulunduğum Mardin`deki ilçelerde halk isyanın eşiğindedir. Çünkü Mahsulün gübrelendiği ve suya ihtiyacının olduğu bir dönemde günlerce elektrik kesintisine gidilmesi ciddi endişeleri doğurmuştur. Milli servet konumunda olan ekinlerin, Dicle EDAŞ`ın ticaret mantığına kurban verilmesi ve halkı isyana teşvik etmesi başlı başına bir suçtur.
Bu yazıya bakan bir kesimin şu anda bile “niye kaçak elektrikten söz etmiyorsun?” sözlerini işitir gibiyim. Evet, bölgede bir kısım kaçak elektrik olabilir. Fakat bunun yasal yolları var ve bu yasal yollar açıktır. Fakat bu yasal yollar uygulanmayıp adeta çöl kanunu hükmünde olan bir uygulamayla bütün köylerin elektriğinin kesilmesi hiçbir şekilde izah edilemez. Özellikle TEDAŞ`ın özelleştirilmesiyle halk tamamıyla mağdur konumundadır. Ticaret mantığıyla meseleye yaklaşan bu özel kurumlar halkı mağdur etmekle birlikte mahsulün suya ihtiyaç duyduğu bir zamanda bazı borçlu aboneleri bahane ederek tüm köylerin elektriğini kesmiş bulunuyor.
Aynı şekilde “kaçak elektrik” algısının arkasına saklanan bu özel kurumların her üç evden ikisine elektrik cezası kestiği bir tablo söz konusudur. Geçenlerde mahkemeye müracaat etmek üzere gelen bir şahsın anlattıkları meselemize biraz ışık tutacak gibi: Yeni bitirdiği 14 dairelik binasına sadece üç daire yerleşiktir. Diğer daireleri ise henüz hiç kimse kullanmamıştır. Fakat tüm dairelere “kaçak elektrik kullanılmış!” bahanesiyle cezalar gelmiş. Hiç bir müşahidin gözetiminde olmayan özel personeller bazen abonelere bakmadan ceza kesmeye devam ediyor. İnanın bunun gibi yüzlerce örnek vardır. Fakat bölgenin ismi kaçak elektrikle anıldığı için hiç kimse onların halini sormuyor.
Bölge halkı derdini anlatmakta zorlanıyor. Hiçbir yetkilinin kendilerini dinlemediğini ve keyfi uygulamalarla cezalar yağdırdığını, elektriği kestiklerini dillendiriyor. Mukim olduğum Kızıltepe`de HÜDA PAR ilçe teşkilatına yoğun bir şekilde gelen şikâyetler üzerine bizzat köylere gittik. Gördüklerimiz duyduklarımızdan çok daha vahim bir durumdaydı. İki haftaya yakın bir zamanda elektriklerin kasıtlı olarak kesildiği ve kuyular çalışmadığı için sularını Kızıltepe ilçe merkezinden getirmek zorunda kaldıklarını dile getirdiler. Bizler de bizzat buna şahit olduk. Bu mağdur halkımıza bir nebze tercüman olmak ve onların sesini yetkililere duyurmak adına bugünkü köşe yazımı onlara ayırdım. “Bizim sesimizi duyan yok mu?” hukukunu eda etmek adına…