İslami hassasiyet sahibi insanlar, bu halka sahip çıkmazlarsa Aziz İslam’ın yüzyıllardır egemen olduğu bu topraklar, İslam’a hasret kalacak. Yaşanmış birkaç olaydan bahsederek konumuzu izah edeceğiz.
Bir komşumuz vardı. Bir oğlu bir de kızı vardı. Çocukları çok akıllıydı. Mahalleden taşındık. 10 yıl sonra duyduk ki komşumuzun kızı liseye giderken bir erkek ile arkadaş oluyor. Ve bu arkadaşlık; evin tek kızının yavaş yavaş ailesinden, değerlerinden kopmasına neden oluyor. Erkek arkadaşı Pkk’liymiş. Sevgiliyiz diye kandırdığı liseli kızı, dağ kadrosuna yem ediyor. Kızcağız evden kaçıyor. Genç kızdan yıllarca haber alınamıyor. Ve ne yazık ki bu kızımız, dağda bir çatışma esnasında yakalanıyor ve cezaevindedir.
Bir başka olaydan bahsedecek olursak; özellikle sınır illerimizde hemen hemen her ay, gizli istihbarat servisleri aracılığı ile Suriye’de savaşan bazı yapılara gençlerimizi gönderiyorlar. Suriye sınırına kadar gizli istihbarat servislerinin ajanlarının gözetiminde götürülen bu gençleri; aileleri ne yazık ki kurtaramıyor. Suriye’de birçok cinayete bulaştırılan gençler, artık ülkeye geri dönseler de kullanılmaya müsait birer katile dönüşüyor. Peki, bu gençlerin bu tür yapıların kucağına düşmesine sebep olan etkenler nelerdir? Nerede eksik var? İhmallerin, ihanetlerin merkezi neresidir?
Yine FETÖ’nün kontrolünde büyüyen, 15 Temmuz darbe girişimiyle halkına ihanet ettirilen bir gençliği görmezden gelemeyiz. Peki, bu gençliği kim FETÖ’nün kucağına itti? 28 Şubat’ı işleten zihniyetin FETÖ ile ilişkisi nedir? Dolaylı bir ilişki var desek tam isabet etmiş olmayız. Direk bir ilişki ağları var dememiz daha doğru olacaktır.
Yine ateş-buz gibi uyuşturucu satan şebekelerin ağlarına takılan gençlerimiz… Evet, ciddi anlamda bu şebekelerin ağlarına takılıp hayatları kararan nice gençler var! Bu gençlerin akıbeti ne olacak? 2-3 yıl yatıp daha profesyonel satıcılara dönüşüyorlar. Yine bir komşumuzun çocuğu hem satıcı hem de kullanıcıydı. Yakalandı. Birkaç ay yatıp salıverildi. Cezaevinden çıktığında kolu alçıdaydı. Yine boş durmadı. Kırık kolundaki alçının arasına koyduğu uyuşturucuyu pazarlarken yakalandı ve tekrar cezaevine kondu. Bir başka arkadaşımın ağabeyi uyuşturucu sattığı için yakalanıyor. Birkaç yıl yatıyor. Ama çıkar çıkmaz yine eski arkadaşlarını arıyor. Şehir dışına çıkmadan önce arkadaşını arayıp : ’Orada en çok ne satılıyor deyip yanına yüklü miktarda uyuşturucu alıyor ve yolda tekrar yakalanıyor ve cezaevine gönderiliyor. Kardeşi diyor ki: ’Allah onu oradan çıkartmasın! Çıksa yine aynı pisliği yapmaya devam edecektir.’
Evet, bu halk için bir şeyler yapmalıyız. Yukarıda anlattığımız vakalar toplumun bir gerçeğidir. Herkes bu tür olaylara çevresinde rastlıyor. Bu toplumu düzeltmek için derneklerin küçük seminer salonlarında yapılan sohbetlerle yetinmek yeterli olur mu? Veya çevremizdeki bir iki kişiye İslam’ı anlatıp vazifemizi yaptığımızı düşünmek sizce Allah katındaki mesuliyetimizden bizi kurtarabilir mi? Bu halkın tüm kesimlerine aleni davet yapmak, bu halkı Aziz İslam’ın esenliğine ve emniyetine çağırmak her bağrı yanık Müslüman’ın boynunun borcudur. Bu halka sahip çıkmazsak, bu ateş bizim evimize de düşecektir.
Allah hepimize selamet versin.