Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O'nun pak Rasûlüne olsun.
Dilimiz, yani dili kullanım şeklimiz yaşam şeklimize dair ipuçları veren, hatta hayatımızı şekillendiren en önemli etkenlerdendir. Dil, insanın ifade mekanizmasıdır. Allah kalbimizden geçenleri dahi bildiği halde, sessizce dua ederken bile içimizden cümleler kurarız. Mesela içimizden ‘Allah. Etmek. Tövbe. Kabul.' demeyiz; “Allah'ım tövbelerimi kabul et.” deriz. Konuşmayı öğrendiğimizden itibaren böyledir bu, gerek içimizden gerek dışımızdan konuştuğumuzda hep cümle kurarız. Kurarız da acaba cümlelerimiz ne derece sağlıklı?
Konuşmayı bir-iki yaşında öğrenen insan, ne yazık ki düşünmeyi ve ifade etmeyi gençlik yahut yaşlılık çağlarında dahi öğrenemeyebiliyor. Konuşuyor, konuştuğunun ne manaya geldiğini bilmiyor. Biliyorsa da önemsemiyor. Yanlış anlamda kurduğu cümleler artık onun yaşam şekli haline geliyor.
Kâinatta her şey bir döngü içerisinde hareket etmektedir. Hayvan bitkiyi yer, ölmüş bitki hayvana can olur. İnsan hayvanı yer, insana güç olur, derman olur. Bunun gibi, her şey birbirinden istifade etmek suretiyle hayat devam edip gider. Tüketmek diye bir kelime var. Bu kelime normalde de güzel bir kelime değildi ama nimetler için kullanılınca iyice sinir bozmaya başladı. “Sağlıklı bir yaşam için günde iki buçuk litre su tüketmek gerekiyor.” diyorlar. Tamam, ama her gün bulaşık yıkarken, bu miktardan fazlasını da tüketiyorum zaten. Böylece sağlıklı biri olur muyum? Ya da mesela iki buçuk litre suyu sokağa döksem de sağlıklı olur muyum?
Doktorundan tutun da sokaktaki vatandaşa kadar birçok kişi ‘istifade etmek' yerine ‘tüketmek' kelimesini kullanıyor. En kötüsü de bu tüketenler kervanına Müslüman ve bilinçli insanların da katılması. Tüketmek kelimesinin anlamı TDK sözlüğünde “kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek” yahut “güçsüzleştirmek, bezdirmek” anlamlarına geliyor. Acaba biz sağlıklı olmak için, nimetleri bu anlamlardan hangisine gelecek şekilde kullanmalıyız?!
Tüketmeye günde iki buçuk litre suyla başlayan insan, başta kendi olumlu düşüncelerini ve ifade gücünü tüketiyor. Sonra evini, ailesini, iyi niyetini… Sonra yaşamı, sonra da? Allah bilir.
Rabbimiz, ‘Tüketin ve israf etmeyin.' buyurmuyor. “Yiyin, için ve israf etmeyin.” (A'raf, 31) buyuruyor. Rabbimizin kurduğu cümle tarzı yerine kapitalistlerin, materyalistlerin tarzını kullanmak herkese yakışsa bile biz Müslümanlara yakışmıyor. Ağzımızda eğreti duruyor tüketmek kelimesi, sanki her an kaçacakmış gibi. Müslümanız ve bize tüketmek değil türetmek yakışır. Suyu içer bitiririz ama hücrelerimizde yeni bir can olur o su; tükenmez asla, yitmez. Bu bilinçle içmeliyiz suyu.
Bize ait olmayan kelimelerle en başta kendimizi tüketiyoruz, kendi değerlerimizi, kendi nimetlerimizi. Yarın Rabbimiz bize her nimeti sorduğu zaman ‘Onları tükettik Allah'ım.” derken utanmayacak mıyız? Allah'ım, cümlemize ve cümlelerimize hidayet ver. Âmîn…