Ramazanla birlikte Müslüman bireyler olarak da aileler ve toplumlar olarak da bir muhasebe yapmadan edemeyiz. Muhasebe için de ilk yaptığımız şey geçmiş Ramazanlarla günümüz arasında bir kıyaslama yapmak olur. “İyiye mi gidiyoruz, kötüye mi?” sorusunu hepimiz sorarız.
Basit gibi görünen bu soru aslında bizim için bir bekâ soruşturmasıdır. Çünkü biz değerlerimizle birlikte varız, değerlerimizden sıyrılarak, soyutlanarak yol kat ediyorsak bu bizim için yokluğa doğru gidiş demektir.
Türkiye gündemindeki yerini koruyan bekâ meselesi aslında bütün bir insanlığın, hatta bütün canlıların bir meselesidir. Hayvanların nesillerini sürdürme çabalarını biz insanlar çok canlı bir şekilde izler dururuz. Demek oluyor ki canlıların nesillerini devam ettirme meselesi onların fıtratlarına işlemiştir.
İnsanoğlu farklı olarak ayrıca bunu dillendirir de. Çocuk sahibi olmak için elinden ne gelirse yapar. Bireyden sonra bunu millet olarak da yaparız.
Müslümanlar olarak bizim bekâ sorunumuz var mıdır? Elbette vardır. Fakat bizim bekâ sorunumuzun püf noktası; neslimizin de Müslüman olarak devam etmesidir.
Bütün peygamberler bunun için çırpınmışlar, evlatlarının, nesillerinin Müslüman olarak sürüp gitmesi için mücadele vermişler, bu konuda Allah Teâla’ya yalvarmışlardır.
Kur’an’dan şu ayeti hangimiz dilimizden düşürürüz? “Rabbic’alnî muqîymussalâti ve min zürriyyetî – Rabbim, beni ve zürriyetimi namazı ayakta tutanlardan eyle.” Ve daha nice âyetlerle müttakîlere önderlik yapacak nesiller isteriz.
Çünkü bizim bekâmız İslam’ladır. Hz. Ömer’in buyurduğu gibi, “İnnenâ qavmün e’azzenallahü bil İslam – Biz, Allah’ın İslam ile aziz ettiği bir kavimiz.” Yani İslam’dan soyutlandığımız an koskoca bir hiç kalır geriye.
Beka sorununa sadece soyumuzun, sülalemizin, ulusumuzun devamı olarak bakıyorsanız korkmayın, büyük bir soy kırıma uğramadığımız, nükleer bir felaketle veya çok büyük âfatlarla karşılaşmadığımız müddetçe dünyanın sonuna kadar yaşayıp gideriz her halde.
Fakaaat... İslam’dan soyutlanarak, küfrün içerisinde eriyerek, kozmopolit ve zillet içerisinde de varlığımızı sürdürme ihtimali de vardır. Bu şekilde baki kalacaksak kalmaz olalım.
Ramazanlar bizim toplum olarak bekâmızı hangi şekilde sürdürdüğümüzün de bir göstergesidir. Yoksa, baki kalmak, uzun ömürlü olmak o kadar da önemli bir şey değildir.
Düşünebiliyor musunuz? Torunlarınız, onların çocukları, kısacası sizin neslinizi sürdürüp gidenler İslam’dan sıyrılıp çıkmış kişiler olacaksa....