Bakıyorum da bazı iş çevreleri Amerika’nın tehditlerini bu defa ciddiye almış görünüyor. Sanayici bir gurup dostla birlikteydik, Amerika’yla birlikte bazı Avrupa ülkelerinin vatandaşlarının bölgeyi derhal terk etmelerini istemelerini göz önünde bulundurarak savaşın kaçınılmaz olduğunu söylemekteydiler.
Uçak gemilerini, büyük bombardıman uçaklarını ve bunlarla birlikte yüz yirmi bin askeri bölgeye gönderme söz konusu olduğuna göre elbette durumun vahametini biz de düşünmüyor değiliz.
Fakat ister istemez insanın aklına yine de “acaba Amerika’nın ahmak krallardan, prenslerden, veliahtlardan para koparma taktiği mi?” diye gelmektedir.
Hani bu Amerika keferesinin yapageldiği bir şeydir ya; düşmanları gösterip dostlarını onunla tehdit edip silah satmak ve bu şekilde kazanmak. Amerika böyle bir savaşla İran’ı tehdit olmaktan çıkaracak da o zaman ahmak Arap prenslerini neyle korkutacak, onlara nasıl silah satacak?
Olayı herkes kendi açısından değerlendirdiğinden yarın için nelerin yapılabileceğini konuştular. Özellikle körfez ülkeleriyle çalışanlar yarınların kötü geçeceğini, bugünleri aratacağını söylüyorlardı.
Bu durumda yapacakları ilk şeyin yatırımlarını durdurmak olduğunu, birçok kesimin şu anda bunu yaptığını söylüyorlar. Bir de dünyanın başka bölgelerinden kendilerine yeni pazarlar aramak.
Artık biz de ezberledik; yatırım istikrar ve güven istemektedir.
Neyse, biz yine iş dünyasından birileriyle yaptığımız sohbete dönelim. Bunlardan dolayı bütün yatırımların durduğunu, yaprak bile kıpırdamadığını söyledikten sonra arkadaşımıza döndü ve elini omuzuna vurarak;
“Eee, söyleyin bakalım sizler ne yapıyorsunuz?” dedi.
İslam davasından başka bir şeyle ilgilenmeyen kardeşimiz; “Vallahi bizim yatırımlar hiç bir zaman durmaz!” dedi. Sohbetin mahiyeti birden değişiverdi.
Evet, gerçekten de bizim yatırımlar hiç mi hiç durmaz, yanlış yatırım diye bir şey söz konusu olmadığı gibi; “Eyvah, keşke yapmasaydı” diye dövüneceğimiz söz konusu değildir.
Mesele Ramazanı Müslümanca yaşamak ve değerlendirme meselesidir. Bu anlamda yaptığınız hangi şey boşa gidecek?
Hatta yukarıda dile getirilen vahim tablo olmasa, onun yerine ortalığın süt liman olduğunu düşünelim; Mesele yine Ramazanı Müslümanca değerlendirme meselesi olmayacak mıydı?
Sanayici arkadaşımız da meseleyi güzelce anlamıştı. Biraz durduktan sonra elini yine arkadaşın omuzuna koydu;
“Gerçekten sizin yatırımlar hiç bir zaman durmaz, devam!” dedi.