Az su tüketimi, diyet ve enfeksiyonel hastalıklar gibi nedenlerle, idrardaki kristallerin birikerek çökmesi sonucu oluşan böbrek taşının, özellikle erkekleri tehdit ettiğini dile getiren uzmanlar, 30 – 40 yaş arası erkeklerde, kadınlara göre üç kat daha fazla rastlandığını belirttiler.
Dünya genelinde bir insanın hayatı boyunca böbreğinde taş oluşma riski yüzde 12 iken, ülkemizde bu oran Ankara, İzmir ve İstanbul’da yüzde 11, Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 30 olarak gözlemleniyor.
Böbrek taşının en sık 20 – 40 yaşları arasında görüldüğünü belirten Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazmi Yalçın İlker, hastalığın tedavisinde ilk etapta cerrahi dışı yöntemlerin tercih edildiğini vurgulayarak, ‘’Bulgular cerrahiyi gerektiriyorsa, seçim genellikle kapalı yöntemden yana kullanılır. Böbrek taşı idrar tahlili ve görüntüleme yöntemleriyle teşhis edilebiliyor. 6 milimetre’den büyük taşların, mutlaka tedavi edilmesi gerekir.” dedi.
Bol su içmek, taş oluşumunu engelliyor
Altı milimetreden ufak taşların çoğunun tedavi edilmeden kendiliğinden düştüğünü belirten Prof. Dr. İlker, taşın cinsine göre yapılan diyetlerin de, bu sorundan korunmada yararlı olduğunu ifade etti.
Her taşın cinsine göre beslenme kurallarının farklılık gösterdiğini belirten Prof. Dr. İlker, “Türkiye’de en sık görülen kalsiyum oksalat taşlarında, sanılanın aksine kalsiyumu azaltmak değil, kalsiyumu dengeli alıp, oksalatın idrardan atılımını azaltmak gerekir. Fiziksel aktivitede bulunmak taş oluşumunu azaltır. Bol su içmek ve beslenme biçimine dikkat etmekle, böbrek taşı oluşumunun önüne geçebilir.” İfadelerini kullandı.
Erkekler riskli grupta
Günümüzde böbrek taşlarının tedavisinde açık cerrahinin yerinin neredeyse kalmadığını dile getiren Prof. Dr. İlker, “Yalnızca çok büyük, böbreği tamamen dolduran taşlarda, açık cerrahi kullanılabilir. Börek taşlarına 30 – 40 yaş arası erkeklerde, kadınlara göre üç kat fazla rastlanmaktadır. Tedavi edilse de, günde en az iki litre su içmek başta olmak üzere, gerekli önlemler alınmadığında, taşlar tekrar oluşabilir.” uyarısında bulundu.
Tedavi seçeneklerinin dışarıdan şok dalgalarıyla taşın kırılması ve cerrahi yöntemler olarak iki ana gruba ayrıldığını anlatan Prof. Dr. İlker, seçilecek yöntemde, taşın yerine, büyüklüğüne ve cinsine göre karar verildiğini ifade etti. (İLKHA)