Her ne kadar bizim camia için tam anlamıyla bitmiş olmasa da bin yıl süreceğini söylediğiniz kahpe 28 Şubat'ınız çok uzun sürmedi.
Hem bu camianın çektiği zulümler 28 Şubat'tan yıllar önce başladığı gibi bugün bile tam anlamıyla sona ermiş değil. Şu var ki, 28 Şubat döneminde zirve yapmıştı.
Birçok defa dile getirdiğimiz gibi bu ülke tarihinde hiçbir zaman aynı camiadan, aynı cemaatten, aynı tarikat veya örgütten binlerce kişi, adli soruşturmadan geçmemiştir.
Evet, resmi rakamlara göre Hizbullah camiasından en az yirmi beş bin kişi adli soruşturmadan geçmiş, en azından on bin kişi cezaevine girmiş, yarıdan fazlası beş yılla müebbet arasında ceza almıştır.
Ve o dönem içerisinde işkence görmeyen bir tek cemaat mensubu kalmamış, yani hiç bir Müslüman normal ve kanuni yollardan cezaevine girmemiştir.
Bizzat kendilerinden dinlediğim bu işkence ve zulümleri arada bir yazılarımda ve konuşmalarımda dile getiriyorum, gazetemiz de bu işkencelerin bir kısmını yayınlıyor. Fakat kim duyuyor, kim görüyor, bilmiyoruz.
28 Şubat'ı sona erdirmekle övünen bugünkü iktidarın bu konuda bir şeyler yaptığını gören varsa söylesin.
Diyelim ki yapılan işkenceleri sinemize çekmiş, hesabını ahirete bırakmış olalım. Peki sona erdirdiğinizi söylediğiniz 28 Şubatçıların iblisçe kumpas ve tuzaklarıyla şu anda haksız yere zindanlarda yatmakta olan Müslümanlar için ne yapıyorsunuz?
Özellikle bugün çorap söküğü gibi çözülmekte olan Paralelcilerin iğrenç tuzakları neticesinde zindanlarda yatanlar, boyunları kırılarak şehid edilen Müslümanlar için hangi adımlar atıldı acaba?
Bütün bunların dışında fazla dile getirilmeyen iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Böbreklerini kaybeden Müslümanlar…
Gördükleri işkencelerden dolayı belirli bir müddetten sonra birçok Müslümanın böbrekleri mahvoluyordu.
Eğer mevsim kış ise bu zalim Jitemciler, Paralelciler Müslümanları çırılçıplak karların, buzların üzerine yatırıyorlardı.
Eğer kış değilse bu defa buz getiriliyor, buzlar parçalanıyor ve bir battaniyenin üzerine seriliyor, sonra elleri ayakları bağlanan o Müslüman battaniyeye sarılıyor, vücudu o buzları eritinceye kadar o şekilde kalıyordu.
Bazen de çırılçıplak buz gibi su ile işkence yapılıyor, hortumla ıslatılıyordu. İşkence gördüğünde yetmiş yaşlarında olduğunu söyleyen bir amcamız Aralık ayında çırılçıplak soğuk vantilatörün önünde tutulduğunu anlatmıştı bana, şimdi seksenini geçmiştir.
Tabi artık bu kardeşlerimizin böbrekleri mahvoluyordu.
Geçen gün Van'da vefat eden Ömer Ürgün ağabeyimiz bunlardan biridir, bu şekilde işkence görmüştü, bizzat kendisinden dinlemiştim. Son zamanlarda her gün diyalize giriyordu.
Şu anda nice kardeşimiz böbreklerini kaybetmiştir, ya böbrek nakli yapılmış veya yapılmayı bekliyor veya tek böbrekle idare ediyorlar. Çoğumuz bu kardeşlerimizi tanıyoruz.
İkinci husus, iflas ettirilen kardeşlerimiz…
Memuriyetten, öğretmenlikten, imamlıktan atılan sayısız kardeşlerimiz vardı.
Fakat Jitemciler ve özellikle Paralelciler tarafından batırılan, zarar ettirilen, iflas ettirilen bizzat kendilerinden dinlediğim nice esnaf, müteahhit ve tüccar kardeşlerimiz var. İblisçe yollara başvurularak nasıl iflas ettirildiklerini dinleseniz şaşırırsınız.
Bu kardeşlerimizden istirham ediyoruz, lütfen başlarından geçenleri gazetemize, televizyonumuza yazsınlar, ya da kendileri kayıt altına alsınlar.
Çünkü bunları görmemek, bilmemek, unutup gitmek vefasızlıktır. Bu işkence ve zulümleri yapan Allahsız ve vicdansızların gerçek yüzlerini görmek de bizler için bir görevdir.