‘Sizden önce burada uzun sakalı, sakallarına ak düşmüş; bir amca oturuyordu. Çocukları çoktu. Bu amca nur yüzlü biriydi. Her gün balkonda çocuklarını topluyordu. Onlara sohbetler ediyordu. Peygamberleri anlatıyordu. Çocukları ile çok güzel ilgileniyordu. Çocuklarına Elif-Ba dersi veriyordu. Biz de onun üst katında oturduğumuz için sohbetlerini dinliyorduk. Hanımı da onlara; ders yaparken çay getirirdi. Kek yapar getirirdi. Çok hoştular. Buradan taşınmalarına çok üzüldük.’
İslam tarihinde birçok alimin, yukarıdaki hatıraya benzer; anısı vardır. Öldükten sonra unutulmayan birçok Salih kimse arkasından Salih evlatlar bırakmıştır. Günümüzdeki İslam davetçilerinin ise en büyük problemi; çocuklarının onlara asi olmasıydı. Sürekli birçoğundan;’Çocuklarımızla ilgilenemiyoruz. Çocuklarımıza zaman ayıramıyoruz. Dünyayı kurtarsak da ailemizi ıslah edemedikten sonra boştur! Benim çocuk daha namaz kılmıyor. Arkadaş kimse ilgilenmiyor ki! Sahip çıkan mı var?’ Bu türden sözleri birçok İslam davetçisi olarak gördüğümüz büyüklerimizden duymuşuzdur. Lisan-ı kal ile söylemese de lisan-ı hal ile bu durumu ifade etmiştir. İşte, fırsat! Yaklaşık 3 haftadır en yakınlarımız ile beraber gece gündüz evdeyiz. Acaba, ailece Kur’an halkası kurduk mu? Vakit namazlarını cemaatle kılıyor muyuz? Birlikte kitap okuyor muyuz? Allah’ı ailece zikrediyor muyuz? Çocuklarımıza sohbet ettik mi?
Yoksa, 3 hafta geçmesine rağmen daha Kur’an halkası kurmadık mı? Vakit namazlarında tüm aile fertlerini safa dizemedik mi? Çocuklarımıza hiç sohbet edecek bir ortam oluşmadı mı? Tüm vaktimiz, watsap durumları, fecbook haberlerinde, twiter paylaşımlarında mı geçti? Gece geç saatlere kadar TV izleyip sabah namazını da mı kaçırır olduk? Ödevlerini bize getirip yardım isteyen çocuklarımızı başımızdan mı savdık? Halen bitirdiğimiz bir kitap yok mu?
Aman ha, Allah aşkına bu sorulara olumsuz cevap vermeyelim. Bu fırsatı çok iyi değerlendirelim. Birçok arkadaşımızdan duymuşuz: ’Biz ailelerimizle ilgilensek bu ülkede İslami anlayış, 5 kat, 10 kat artar. Ailelerimizin desteğini ve yardımını almalıyız!’ İşte fırsat! Ailemizle çok iyi ilgilenmeliyiz. Atalarımızın sözü var: ‘El elin eşeğini türkü söyleyerek ararmış.’ Dışarıdaki hiç kimse evladımızla veya eşimizle veya anne-babamız, kardeşimizle bizim kadar samimi ilgilenemez. Ailelerimizin İslami kültür ve birikiminin artması için tüm gücümüz ve ciddiyetimizle yoğunlaşmalıyız. Gelişigüzel değil, planlı ve programlı bir çalışma yapmalıyız.
İnsanın kendi yakınlarına bir şeyler öğretmesi elbette zordur. Ciddiyeti yakalamak, istikrar, disiplin, tahammül çoğu zaman büyük bir özveri ister. Bu özveri; ancak gerçek bir anlayış, hedef, ciddiyet ve samimiyet olursa oluşur. Aile fertlerinde gördüğümüz en ufak isteksizlik bizi hemen pes ettirmemelidir. Onların ‘Baba hadi bize sohbet yap! Kalk namaz kıldır!’ demelerini beklersek çok bekleriz. Bu konuda evin babası gerekli gayreti göstermelidir. Allah’tan da bu süreci bereketli geçirebilmek için yardım isteyelim.
Bir de kardeşlerimizin hızlı okuma teknikleri ile ilgili okumalar yapması gerektiği kanaatindeyiz. Hızlı okuma ve hızlı anlama artık bu çağda bir zorunluluk olmuş. Çünkü bilgi çok ama temiz bilgi az. Kirli bilgi ile temiz bilgiyi ayırt edebilmek için hızlı okuyabilmeliyiz. Hızlı okuma teknikleri ile ilgili internette yığınla bilgi var. Yine hızlı okuma tekniklerini öğreten bir kitap ‘kitapbahçesi.com’ adresinden istetebiliriz (Bu adresten istediğimiz birçok kitaba ulaşabiliriz. Güvenilirdir inşallah.)
Son olarak bu hastalık ile ilgili yığınla güldürmeye yönelik paylaşımlar oluyor. Tek tük bunun bir inzar, uyarı olduğunu anlatan paylaşımlarla karşılaşıyoruz. Helak olmuş kavimler, başlarına gelen belalarla alay ettiklerini unutmamalı ve unutturmamalıyız. Allah’a ciddiyetle tövbe etmeli ve bu belanın bir an önce kalkması için yatsı ezanından sonra okunan dualarla hep birlikte Rabbimize yalvarmalıyız. Rabbim bu süreçte hepimizi bu hastalıktan muhafaza etsin. Bu imtihanı başarıyla geçmiş, maddi manevi kendini yenilemiş kimseler olarak evlerimizden dışarı çıkmayı nasip etsin. Camilerimiz, okullarımız, en önemlisi Kâbe’miz ve Mescid-i Nebevi’miz bir an önce açılsın. Allah’ım bize acı. Selam sensin ve esenlik de sendendir Allahım!