Bu memleketin birçok farklılığı vardır. Bu farklılıklar, memleketin belki de en güzel yanını oluşturmaktadır. En az on tane farklı etnisite, belki de asırlardan beridir bu memlekette birlikte yaşamaktadır. Yine kahir ekseriyeti Müslüman olmakla beraber Hıristiyanı, Musevisi, Yezidisi de barış içerisinde bu coğrafyanın renk cümbüşünü oluşturdular. Oluşturmaya da devam etmektedirler.
Yine bu cofrafyada yaşayan insanların dini hassasiyetleri, inançlarına bağlılıkları ve bu doğrultuda ikame ettikleri yaşam tarzları bu memleketin vazgeçilmez inanç haritasını oluşturdu. Bu haritanın muhafazası genelde pahalı olmuştur. En ağır bedeller ödenerek bu inanç ve kültür haritası korunmuş ve bu günlere taşınabilmiştir.
Dini ve kültürel hassasiyet, bu coğrafyanın temel dinamiklerinin başında gelir. Cemaatler, tarikatlar, vakıflar, dini şahsiyetler, medrese ve dergahlar bu toplumun vazgeçilmezleridir. Her biri hayat menbaıdır. Tehlike durumlarında birer paratoner, birer şemsiye, birer kalkandır. Toplumsal değerler noktasındaki zenginliğin en güzel perspektifidir.
İnanca ve değerlere bağlılık, bu toplumun bekasının garantisi olmuştur. Asırlardan beridir doğunun ve batının istilacı, sömürgeci devlet ve koca imparatorluklarına karşı bu toplum kardeşçe ve de cihad ruhuyla karşı koymuş, memleket ve memleketin bütün değerleri muhafaza edilmiştir. Rus istilalarında, dünya savaşlarında ve kurtuluş savaşında farklılıklar, birleştirici birer unsur olmuş, omuz omuza herkes beraberce onurluca karşı durmuş ve kimseye geçit verilmemiştir.
Son olarak 15 Temmuz darbe girişiminde de tarih tekerrür etmiş. Bütün farklılıklar, cihat ve kardeşlik ruhuyla bir daha bir araya gelmiş ve düşman bir kez daha bertaraf edilmiştir.
Ancak bu gün içimizdeki ecnebi devşirmeleri, bizim ellerimizle bütün dünyanın yapamadığını yapmaya ve bizi paramparça ederek bitirmeye yeltenmektedir. Yüz yıl önce bize ve bu memlekete çok ağır bir darbe vuran ittihat ve terakkiciler, bu gün yine hortlamış ve yarım bıraktıkları işi tamamlama yoluna girmiş bulunmaktadırlar.
Memleketin asıl sahipleri, dünün kahramanları bu gün terörist diye yaftalanmaktadır. Devletin bürokrasisini ele geçiren bir güruh, acıdır ki bu gün kendilerinin dışında herkesi, evet herkesi gayr-ı milli olarak ve de “potansiyel tehlike” saikiyle cezalandırmakta, görevlerinden ihraç etmekte ve bertaraf etmektedirler.
Bu ittihat ve terakki kalıntıları, devletin yeniden dizaynı noktasındaki kıstaslarını, yine dönüp dolaşıp Kemalizme, Türkçülüğe, laikliğe ve batıcılığa dayandırdılar. Bu esaslara göre toplumu oluşturan farklılıkların %80'inin sistemin bütün kademelerinden ihraç edilmesi gerekmektedir. Azınlığı oluşturan bu elit, siyaset üstü bir statü elde ederek devleti ele geçirmiş, bu milletin kimyasını bozma yoluna girmiştir.
Bu süreci çok iyi okumak gerekir. Bu gidişatın bir tek amacı vardır; toplumun birliktelik ruhunu öldürüp uluslar arası projelere peşkeş çekmek. Direnç noktalarını imha etmek, farklılıkları düşmanlığa dönüştürmek, bunları terörize edip bir birine kırdırmak. 80'lerin, 90'ların konjonktürüne dönmek ve bu milletin elini kolunu kırarak küresel üst akla itiraz edemeyecek noktaya geri götürmektir.
Bunun dışında bir emel yoktur. KHK'lar ile bu gün yapılmak istenen budur.
Bir şey daha söylemek gerekir ki: Bugün siyaset mekanizması, bu elitin elinde bir piyondur. İradesizdir. Gözleri de, iradeleri de, basiretleri de bağlanmıştır. Yol arkadaşlığı ve ittifak, belki bir tanımlamadır. Ancak fiili olarak uygulamada olan teslimiyettir.
Güvenlik soruşturmaları ile farklılıklar bugün terörize edilmektedir. Tıpkı 20 yıl öncesinde yapıldığı gibi. Ancak terörize edilmek istenen, toplumun kahir ekseriyetidir. Bir toplumun tamamı bertaraf edilemez. Bu memleket, tüm farklılıklarıyla burada yaşayan herkesindir.
Bu farklılıklara tahammül etmeyenler, küresel projelerin birer hizmetkarı olmaktan kurtulamayacaklardır.