Adana'da on iki meleğimiz Cennet vizesiyle gökyüzüne kanat çırparken ruhunu İblise satmış ihanet telalları el ovuşturup paylarına düşecek bir kemiğin hesabına düştü.
Kimi Pensilvanya'dan kimi eski tüfek solcular da Nişantaşı, Etiler civarından haberin üzerine akbabalar gibi üşüştü.
Çetelesi kabarık ihanet çetesinin yavşağı, AB(D) uşağı Faruk Mercan yüreğimize kor gibi düşen ateşe şampanya patlatırcasına skandal ifadeler kullanarak yine gündeme gelmeyi bildi.
Tıpkı gündeme gelmek için gaz salan ateşgede hocaları gibi…
Resmi tweeter hesabındaki “gün geçmiyor ki bir öğrenci yurdunda zehirlenme, cinsel taciz ve ölüm olayları olmasın; bu millet, cemaatin kurumlarını çok arayacak” sözleri ister istemez bizi aranacağını düşündüğü cemaat dedikleri yapının analizini yapmaya zorladı.
Hocaları gibi kişilikleri de iğdiş edilmiş, akıl melekeleri mezata çıkarılmış, ihaneti hizmet belleyen sünger beyinli, beton kafalıların analizini yapmak hiç de zor olmasa gerek.
Gazını tutamayan meczubun gazına gelip üzerlerine ateşler salınan aptallar topluluğunu uyaracak tek güç Allah'ın rahmet tokatıdır, elhakk!
Halkın tokatlarıyla şamar oğlanına dönüşen topluluğa Rahman'ın rahmeti dışında hiçbir güç fayda vermeyecektir.
Şahsiyetini bir dolara satılığa çıkaran üç kuruşluk adamları rahatlatan tek şey bu halkın üzüntüsü, yası, kederidir.
Aranacak denilen yapıda erdem, haysiyet, şereften paye olsaydı belki aranma ihtimali olurdu.
Yoksa kendisine güvenenin yatak odasına kamera koyacak kadar adileşenlerin abi diye ortalıkta dolaştığı, korumakla yükümlü oldukları halkın üzerine tank ve uçaklarla bomba atan alçaklar sürüsü mü aranacak?
Kumpası meslek, tuzağı zekâ parıltısı sanan Şeytan'ın tetikçileri mi aranacak?
Basılmamış bir kitaptan korkan, yazarlarını kodese tıkan, kıblesi AB(D) olan demokrat maskeli tapınak şövalyeleri mi aranacak?
Filistin ve Gazzelilerin yararına kermes düzenleyen İhya-Der ve Vahdet-Der'e ceza vermek için emniyet, yargı ve senaristleriyle Şeytan üçgeninin köşe taşları olmaya namzet alçaklar mı aranacak?
Siyona piyon olan ve inler arası kirli ilişkiyi dinler arası diyalog diye pazarlayan din simsarı şarlatanlar mı aranacak?
Çalınan soruları tabanına keramet belirtisi diye satan, ABD'nin önünde yatan, sahte gözyaşlarıyla ahmak ağlatan bir şeytan mı bu topraklarda aranacak?
Himmet adıyla haraç kesen, yazarı, yönetmeni ve oyuncuları kendisinden müteşekkil hokkabazlığı meslek sanan kalpazan mı bu topraklarda aranacak?
Savcısının Pensilvanya'dan senaryo beklediği, hâkiminin kararının bir meczuba dayandığı, bir gülücüğüne servetini vereceğini söyleyen tacirin kirli parayla şatolarda yaşadığı bir yapı mı aranacak bu topraklarda?
Genç kızların fotoğraflarını katalog haline getirip subay ve hâkimlerin önüne “seç seçebildiğini” diyen sapık bir güruh gerçekten bu topraklarda aranacaksa Allah bu toprakların üzerine gerçekten ateş salar ve bu topraklar bunu ziyadesiyle hak etmiş demektir.
Bu topraklar, özü yavşak, ABD'ye uşak olan ihanet çetesini bağrına basacak kadar adileştiyse söz bitmiş demektir.
Bu arada bir hakikati itiraf etmekte yarar var sanırım:
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın FETO'yu almak için gösterdiği bütün çaba gereksiz…
Okuyucularımı demoralize etmek değil muradım; ama umut taciri olmak da yakışık almaz.
Çabası belki ABD'nin ikiyüzlülüğünün ifşası için işe yarar, ancak şarlatanın alınması noktasında beyhude bir çabadır.
Çünkü büyük ihtimal takdir-i ilahi FETO'nun bu topraklarda gömülmesine rıza göstermez.
15 Temmuz'da bir destana mekân olup şehit kanlarıyla yıkanan Anadolu toprağının böylesi birini taşıyacağını insan düşünemiyor.
*****
Bu milletin FETO grubunu aramasına gelince;
Evet, bu milletin söz konusu illetle kapanmamış bir dosyası var ve bu millet, bunun hesabını sormak için yapının elemanlarını el aman dedirtene kadar arayacak.
Sanırım bu arama Anadolu ile de sınırlı kalmayacak.
Yoksa…
Yoksa gayretullaha dokunur.