Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O Rabbin pak Rasûlüne olsun.
Vahşi hayvanlar haşredildiğinde…(Tekvir, 5)
Kıyamet sahnelerinden bir sahne bu… Dünyadaki hemen her şey ahirette var, malumunuz. İyisiyle ve kötüsüyle var. Dünyada az olanın çok olanı var. Peki ya kıyamet?
Dünya ve insanlık olarak adeta kıyamet sahnelerini yaşıyoruz. Kıyamet gibi alevler sarıyor dört bir yanımızı, kıyamet gibi Güneşlerimiz batıyor, âlimlerimiz asılıyor bir bir. Engelleyemiyoruz, önüne duramıyoruz. Nasıl ki güneş batıdan doğduğunda Güneş'i çevirmeye gücümüz yetmeyecekse, âlimlerimiz de battıkları yerden cennete doğuyorlar, çaresiziz.
Çocukların saçlarını ağartan kıyamet, saçlarını ağarttığı çocukları cennete taşıyor. Ancak bizim şu asırda yaşadığımız kıyametvari hadiseler, çocukları zorlu bir yaşamın içinde sahipsiz ve çaresiz bırakıyor. Çocukların belki saçları ağarmıyor kıyametteki gibi ama ufacık çocukların omzuna, koca koca adamlara yüklenenden daha fazla yük biniyor. Saç ağarması ne ki bu ağır yüklerin karşısında?
Anneler çocuklarını düşürmüyor bu kıyamette, çocuklarıyla birlikte ölüyor. Dost dostu tanımıyor. Bakın, nasıl bir sahne… Vahşi hayvanların bile bir araya toplandığı kıyamet sahnesinde, dost dostu tanımıyor. Ahirette de devam edecek bu tanımazlık, kadir bilmezlik. İyi de, kıyamet kopmadan birbirimize kıyamet sahneleri yaşatmaya ne gerek var.
Biz eskiden böyle değildik. Birimizin bir yeri ağrısa, hepimiz bir araya gelirdik. Ancak şimdi birimiz paramparça olsak, bir grup diğerlerini adeta linç ediyor. Bir yerde katliam olsa, hemen sosyal medya üzerinden birbirine yüklenmeler. Yahu bombaların altında, o zulümler yaşanırken vahşi hayvanlar bile bir araya toplanıyor, birbirine sokuluyor. Biz neden böyle birbirimizi ötekileştiriyoruz?
Bir yerde katliam olur; başlar paylaşımlar: “Rahat olun! Size dokunmadı.” Bir yerde çocuklar katledilir: “Bu çocuklar sizin çocuklarınız! Ha, yok yok, sizin çocuklarınız değilmiş, rahat olun!” Altında sanki kendi objektifindenmiş gibi gururla resim paylaşmalar… Sanırsınız bu arkadaşlar katliamın yapıldığı yere gitmiş, göğsünü bombalara siper etmiş, savaşmış, binlerce kişiyi ölümden kurtarmış; yetmemiş oradan arabalar dolusu mü'mini alıp getirmiş, bakımını üstlenmiş, yaralarını sarmış...
Arkadaş! Sen de herkes gibi, rahat koltuğunda oturmuş twit atıyorsun. Belki senin gibi çığırtkanlık yapmayanların yüreklerinde öyle büyüktür ki ümmetin derdi, seslerini bile çıkaramaz olup arzuhallerini yalnız Rahman'a iletiyorlardır.
Gerçekten içler acısı durumdayız. Vahşi hayvanları bile bir araya toplayan bu küçük kıyametler, biz müminleri bir araya toplayamıyor. Eskiden acılar bizi birleştirirdi; şimdi acılar bile ayrıştırıyor. Vallahi artık bir yerde katliam olmasından çok, ‘acaba bu katliamın sonunda kimler birbirine girecek' diye düşünür olduk. Katledilenler cennete gidiyor(inşallah); geride kalan bizlerse dünyada birbirimize cehennemi yaşatmanın yollarını arıyoruz bu acılar üzerinden.
Çok geç olmadan uyanmamız, birbirimize sarılmamız, dayanışmamız, yardımlaşmamız ve kucaklaşmamız duasıyla…