Gömlek değiştirir gibi isim ve dost değiştiren BEHEDEPE şimdi de ABD'nin sadık dostu olmak için elinden geleni yapmaya başladı.
Malumunuz, Gazze bombalanırken, Gazze'yi bombalayan Mel'unların en büyük hamisinin Adana temsilcisi Diyarbakır'da BEHEDEPE ile birlikte bir iftar düzenlemek istedi. Gazze'de Bombaları iftar ve Sahur vaktine ayarlı zalimlerin, Diyarbakır'da iftar düzenlemeleri tek kelimeyle Ümmet-i Muhammed'e hakaret etmekten başka bir şey değildir.
Elbette iftar vermek, iftar çadırları kurmak doğal ve gerekli bir durumdur. Ama o iftar, zalimin tükürülesi yüzünü şirin göstermek içinse, ona iftar değil kan sofrası denilir.
Bu güne kadar, Kürt kültür ve edebiyatının, Kürt geleneklerinin gelişmesi adına hiçbir adım atmayan bu hareket, önce LGBT gibi unsurları, Türk Solu'nun marjinal Fosillerini getirip hançer olarak Kürdistan'ın bağrına sapladığı gibi şimdi de ABD emperyalizmini Kürdistan'da meşrulaştırmak adına yırtınıp duruyor.
Müslüman Kürtlerin, buna geçit vermemesi BDP, HDP, DTK ve bilumum İslam Düşmanlarını oldukça öfkelendirmişe benziyor.
Onlar Müstemleke Valisi Espinoza'ya hava atmış, Kürdistan'ın tek hâkimi biziz demiştiler. Bölgede biz ne dersek o olur havasıyla karizma yapmaya çalışmışlardı. Ama Müslümanlar, bu planı bozmakla en başta bu kesimin ABD nezdindeki karizmasını çizmiş oldular.
İşte bu yüzden Anlısıyla, Kışanakıyla, Zümrütüyle ve irili ufaklı diğer eşbilmemneleriyle öfkeden kudurmuş durumdalar. Çünkü Amed'in Müslüman halkı, hem ABD'ye gereken dersi verdi hem de onları Sam Amcaları nezdinde mahcup etti.
Aslında bu kesimin gittikçe İsrailleştiğinin farkında mısınız? Körle yatan şaşı kalkar misali… İsrail'in en büyük marifeti savunmasız sivilleri katletmek olduğu gibi bu kesim de sivil hedeflere saldırma konusunda uzmanlaşmış durumda.
İsrail ne zaman Gazze'ye saldırsa bu gruh da anında Müslümanlara, İslami dernek ve STK'lara saldırıyor. Bu durumun iyice araştırılması ve aradaki rabıtanın deşifre edilmesi lazımdır.
ABD karşısında çizilen karizmasının acısını Müslümanlardan çıkarmak isteyen bu kesim, tıpkı İsrail gibi, hastanede yatan yaralı Müslümanlara saldırmak istedi. Bu da yetmezmiş gibi, Aysel Tuğluk ve BDP il başkanı Zübeyde Zümrüt komutasında düzenlen bir hareket ile Diyarbakır Yenişehir'de bulunan Yeni İhya Der binasının tam da İftar vaktinde bombalanması, Siyonistleşme temayülünden başka bir şey değildir.
Neden acaba tekbir seslerinden ve Kahrolsun Amrika sloganlarından bu kadar korkuyorsunuz ve tüyleriniz diken diken oluyor?
Bu kesimin ellerine molotof verilmişleri, ne zaman tekbir sesi duysalar ayaklarını maba'dalarına vura vura kaçıyorlar.
Kahrolsun Amrika diye slogan atmak ne zamandan beri Sosyalist faşistler nezdinde suç sayılmaya başlandı acaba?
Aslında temel soru şu? Siz kimsiniz? Bu kesimin çıkış noktası, Marksın ilan edilen zaferi(!) dolayısıyla normalde Marksizm hadi biraz yumuşatalım sosyalizm idi. Ama zaman süreci içerisinde kimi zaman Baasçı, kimi zaman Maocu, Perinçekçi, Kürkçü, İttihatçı, MİT'çi ve çoğunlukla da Faşist ve ABD'ci oldular. Ama bir tek Kürt halkına dost, Kürt halkının değerleriyle barışık olmadılar.
Aslında bu grubun en büyük yanlışı geçmişten ders almasını bilmemeleridir. Çok geriye gitmeye gerek yok. Şu an İmralı'da yatan şahsın yakalandığı sürece bakmaları yeter aslında onlar için.
Serokları günlerce kimi zaman Yunanların kimi zaman da Rusların ve İtalyanların elinde üç kıtada dolaşıp durdu. Neticede kimse adam yerine koymadı. Afrika'nın bir köşesinde ABD marifetiyle, paketlenip Türkiye'ye teslim edildi.
İşte şimdi bunlar kalkmış o ABD'ye, Kürdistan'ın sahibi biziz diyerekten Amed'in anahtarını teslim etmek istiyorlar.
ABD'nin Müstemleke Valisi'ni iki gün boyunca Kürdistan'da büyük bir ta'zim ve İhtiramla ağırladıktan sonra, Kürtlere, ABD bizim Veli-i Nimetimizdir, dedirtecek muhteşem bir final tasarlamışlardı. İşte o anda; Bakara 54, Maide 56 ve Mücadele 22 tecelli ederek bütün karizmaları yerle bir etti.
Karizmalarının ayaklar altına alınması, Bölgenin tek sahibinin onlar olmadığının ortaya çıkması BEHEDEPE'lilerin ruhlarındaki saldırganlık damarlarının kabartınca kalkıp İhya Der'e saldırdılar.
ABD ne Kürtlerin ne de diğer mazlum milletlerden hiçbirinin hamisi veya Veli-i Nimeti olamaz. Bilakis ABD, hem Kürtlerin hem de dünyadaki bütün mazlum halkların en azılı düşmanı ve katilidir. Amed bu gerçeği tüm âleme en yüksek sesle ilan etmiş oldu.
Seslerine sağlık…
(Hürseda Haber)