Ümmetin en büyük düşmanı Amerika bir taraftan mukaddes Filistin topraklarını siyonist çeteye peşkeş çekmeye, büyük Yahudi devletinin önündeki engelleri kaldırmaya devam ederken, öbür taraftan İslam dünyasının önemli ülkelerinden birini her gün yok etmekle, imha etmekle tehdit ediyor. Ve yaptıkları sadece blöften ibaret de kalmıyor. Eylemleriyle, projeleriyle, stratejileriyle söylemlerini hayata aktarmaya çalışıyor.
Peki, Amerika bu dediklerini gerçekleştirirse ümmetin hali nice olur hiç düşündünüz mü? İslam dünyası ne hale gelir? Bir düşünün, topraklarında Filistinlilerin yaşamadığı, tamamıyla siyonist Yahudilere bırakılmış bir Filistin… Mısır’dan, Ürdün’den, Suriye’den toprak almış ve her geçen gün büyüyen bir Yahudi rejimi…
Yine bir düşünün toprakları işgal edilmiş, şehirleri nükleer silahlarla vurulmuş, yüz binlerce evladı şehit düşmüş, varlık mücadelesi veren bir İran… Artık Amerika ve yerli, yabancı müttefiklerine karşı ayakta durmaya çalışan diğer tüm İslami direniş hareketlerine destek veren bir devlet de olmayacak.
Böyle bir İslam dünyası getirin gözlerinizin önüne… Amerika ve işgalci israil’e, onların karanlık planlarına dur diyecek kimsenin kalmadığı bir İslam dünyası… Böyle bir dünyada Türkiye’nin halini düşünün. Sıranın kendisine geleceği korkusuyla yatıp kalkacak olan, çevresi Amerika ve müttefikleriyle çepeçevre sarılmış, ambargolar, ekonomik ve siyasi baskılar, askeri tehditler altında ayakta durmaya, direnmeye çalışan bir Türkiye… Toprakları Amerika, NATO ve Batılı ülkelerin askeri üsleriyle dolu, her anlamda bağımlı, yerli işbirlikçilerin ordusunda, siyasetinde, medyasında, ekonomisinde, yerel yönetimlerinde güç sahibi olduğu bir Türkiye…
Çok karanlık bir tablo çizdim değil mi? İnanın eğer büyük Yahudi devleti kurulursa ve Amerika İran’a topyekûn bir saldırı başlatırsa tablo çok daha karanlık olabilir. Ama bakıyorum Müslümanlar sanki hiçbir şey yokmuş gibi, her şey yolundaymış gibi yaşayıp gidiyorlar. Aydınlarımız, âlimlerimiz, yöneticilerimiz, kanaat önderlerimiz, hatip ve yazarlarımız bu kıyamet senaryosuna karşı ilgisiz, bana ne havası içinde. Sanki düşman saldırısı altında olanlar başka bir dünyanın insanları… Tehdit altında olan topraklar İslam’ın toprakları değil… Amerika’nın yapacakları ümmete, İslam ve Müslümanlara hiç zarar vermeyecekmiş gibi…
İran ile Amerika’yı savaşın eşiğine getiren olayların medyamızda, basınımızda, yazarçizerlerimizin köşelerinde gündeme geliş biçimi ise tek kelimeyle kahredici… Endişe sahibi, ümmetçi, Müslümanların selamet ve vahdeti için çırpınan bazı sınırlı yayın organlarının dışında olayların işleniş biçimi çoğu sefer dışardan, eşit mesafedeki bir bakışı yansıtıyor. Sanki Amerika ve İran ikisi de yabancı birer güç ve çatışmaları bizi hiç ilgilendirmiyormuş gibi bir havada haberleştiriliyor olup bitenler.
Bu gidiş hayra alamet değil! Bu sessizlik ve vurdumduymazlık kurdun saldırısına uğrayan koyunların psikolojisini yansıtıyor. Bana dokunmasın da ne yaparsa yapsın? Ama kurt böyle düşünmüyor. Onun derdi bütün koyunlar…
İhtilaflarımızı, yüzeysel düşmanlıklarımızı, taassup ve bağnazlıktan, dünyaperestlikten kaynaklanan dağınıklığımızı, duyarsızlık ve gafletimizi terk edip yekvücut olmadıkça, hep birlikte ümmeti şaha kaldırıp acımasız düşmana karşı topyekûn bir direniş başlatmadıkça kurda yem olmaktan kurtulmayacağız. Bugün İran tehdit altında… Ama yarın sıra mutlaka Türkiye’ye ve diğerlerine gelecek… Celladımız rahat bir şekilde bizleri teker teker avlamaya çalışmaktan asla vazgeçmeyecek…