Muhammet Şerif / Haber-yorum / dogruhaber.com.tr
Sosyalist bir düşünceyi benimseyerek ortaya çıkan PKK, bu güne kadar mazlum ve savunmasız halka karşı birçok cürüm işledi; bu cürümler zamanla baskı, dayatma, tehdit, tahkir ve zulümlere dönüştü. PKK’nın bu baskı, dayatma ve korkutma stratejisinin temel sebebi, halkı kendi yanına çekmek ve benimsediği sosyalist ideolojiyi insanlara empoze etmekti.
PKK yıllarca sürdürdüğü bu baskı, dayatma, tehdit stratejisiyle kimi insanları yanına çekmeyi başardı, ancak PKK’nın benimsediği zihniyetin ne insanlığa ne de topluma nihai bir saadet getirmeyeceğinin farkında olan kimi erdemli insanlar da, bu zulüm stratejisine karşı dayanmaya ve dayatılan küfür bataklığına girmemeye çalıştı.
Özellikle PKK’nın dayattığı küfür bataklığına girmemeye çalışanlar, insani ve İslami hassasiyetlerden haberdar olan onurlu ve erdemli insanlardan oluşan ve topluma örneklik teşkil eden bir kesimdi.
PKK’nın zulüm stratejisine karşı durmaya çalışan bu kesim referansını İslam’dan ve toplumun değerlerinden alarak, insanlığın ancak İslam’la nihai saadeti elde edebileceğini, tüm beşeri sistem ve ideolojilerin İslam’ın yüce nuru karşısında hiçbir zaman başarı elde edemeyeceğini, bunun için de insanların İslam’la müşerref olması gerektiğini belirtiler.
Bu hassasiyet sahibi erdemli insanlar, yüce düşüncelerini hayata geçirebilmek için her türlü bedeli göze alarak halkı bilinçlendirme çalışmalarına başladılar. Tevhit önderleri Peygamberlerin ve yakın zamanda aziz İslam dini için mücadele etmiş ve bu uğurda bedel ödemiş İslam önderlerinin kutlu yolundan giderek, hakka ve hakikate susamış insanlığa ab-ı hayat olmaya başladılar.
Kuran ve sünnet yolunda yürüyen hak davetçileri; itikad, ittihad ve ümmetin kardeşliği noktasında Üstad Said-i Nursi’yi; zalimlere karşı cihad etme ve dik durma konusunda Şeyh Saidê Palewi’yi; davet, tebliğ ve teşkilatlanma mevzusunda da Şehid İmam Hasan el Benna’yı takip ederek bu yüce görevlerini mazeret ve bahane üretmeden ifa etmeye çalıştılar.
İnsani ve İslami değerlere susamış halk, PKK’nın baskılarına ve tehditlerine karşı duran bu erdemli insan topluluğunu bağrına bastı. Diğer taraftan PKK da boş duracak değildi. “Çamur at tutmasa da izi kalır” düşüncesiyle, bünyelerinde bulunan ajan(s)ları kullanarak yalan ve iftira furyası başlattı ve bu erdemli insan topluluğunu halkın gözünde karalamaya ve itibarsızlaştırmaya çalıştı.
PKK’nın özellikle bu erdemli insan topluluğunu/İslami camiayı düşman bellemesi ve her ortamda karalamaktan imtina etmemesinin elbette özel bir sebebi vardı. Bu sebep hiç kuşkusuz, bu erdem ve fazilet sahibi insanların Müslüman oluşuydu, Allah-u Teâlâ’nın emir ve yasaklarını eksiksiz ve noksansız bir şekilde yerine getirme çabası içerisinde olmalarıydı.
İşte PKK’nın erdemli insanlardan oluşan İslami camiayı düşman bellemesi, hatta varlığına bile tahammül edememesinin altında bu süfli sebepler ve murdar düşünceler yatmaktaydı.
PKK ve uzantılarının Müslüman Kürtlerin temsilcisi olan İslami camiaya ve mensuplarına karşı zulmü ve tahammülsüzlüğü yıllarca devem ede geldi. Aradan geçen uzun yıllara ve yaşanan değişimlere rağmen maalesef PKK’nın İslam’a ve mütedeyyin camialara karşı düşmanca tutumunda hiçbir değişikliğe rastlanmadı.
PKK zulüm, baskı, dayatma, tehdit ve korkutma stratejisini içerisinde bulunduğumuz bu günlerde bile halen sürdürmektedir. Yani anlayacağınız PKK aynı PKK’dır. Rakip olarak gördüklerine ve kendisi gibi düşünmeyen hak taraftarlarına karşı tahammülsüzlüğünü geçmişte olduğu gibi bugünde sürdürmektedir. Bunu da, özellikle İslami camianın siyasi partisi Hür Dava Partisi üzerinden yapmaktadır.
Her fırsatta Kürtlerin hakları için, barış, kardeşlik ve özgürlük için mücadele ettiğini açıklayan PKK’nın söylem ve eylemleri hiçbir şekilde birbirini tutmamaktadır. Çünkü bir taraftan barış isterken, diğer tarafta kendi gibi düşünmeyen yapılara hayat hakkı tanımamakta ve baskı yaparak kirli bir savaşı dayatmaktadır. Acaba bu çelişkiyi, ikiyüzlülüğü, tahammülsüzlüğü ve bu durumlara karşın mütedeyyin camianın sağduyusunu ve onurlu duruşunu PKK’ya destek verenler göremiyorlar mı?
PKK ve PKK’yı destekleyen siyasi unsurlar söylediklerinde samimiyseler ve bölgenin huzur ve barışını gerçekten istiyorlarsa, özellikle İslami camialara karşı geçmişten bu yana sürdürdükleri düşmanca tutumlarından ve tahammülsüzlüklerinden bir an evvel vazgeçmelidirler. Bu düşmanca tutum ve tahammülsüzlüğün her şeyden evvel Kürt halkına hiçbir fayda vermeyeceğini, bilakis zarar vereceğini, acı ve gözyaşı getireceğini bilmelidirler.
Kendi gibi düşünmeyenlere tahammülsüzlüğüyle ve tahakküm etmeye çalışmasıyla tanınan PKK ve uzantıları bu ilkel dayatmalarından vazgeçmeleriyle beraber, özellikle referansını İslam’dan ve toplumun değerlerinden alan ve bölge halkının reddedilemez bir gerçeği olan Hüda Par camiasına karşı yaptıklarından dolayı özür beyan etmelidirler. Bunu yapmadıkları ve düşmanca tutumlarını sürdürdükleri takdirde, hesabı çetin olan ve geçmişte yaşanılanların hiçbirini unutmayan aziz Kürt halkına hiçbir cevap veremeyeceklerini bilmelidirler.