Bismihi Teâla
Ey köhnemiş zihniyet!
Yıllarca mazlum Kürt halkının kanı üzerinde hesaplar yaptınız…
Kemalist rejimin açtığı yaraya kör yılan misali o, zehrinizi katarak yarayı daha da deştiniz!
Solculuk modasıyla Marksist ideoloji uğruna her türlü melaneti ilericilik(!) gördünüz!
Yıllarca yalan dalaverelerle aş, iş bulmakta zorlanan halkı pis siyasetinize alet ettiniz…
Yetmedi dinine, kadim tarihine dil uzattınız, yetmedi izandan yoksun uygulamalarla, kirli icraatlarla gencecik körpeleri katlettiniz!..
Kısacası üst aklı memnun etmek için şerde, ifsatta ölçü, ölçüt tanımadınız.
Şimdi de Diyarbekır Büyük Şehir Belediyesi çıkmış Amed halkıyla adeta dalga geçercesine tarihine, dinine dokunacak adımlar atmanın hesaplarını yapıyor.
Yoksa malum belediye yönetimi;
BİR: Marksizm karşıtı ne varsa kaldırmanın hesaplarını mı yapıyor?
İKİ: İslam’ın sabitelerine açıkça meydan mı okuyor?
ÜÇ: Müslüman halklar için evrensel değere haiz olan cami ve sahabeye olan şirretliğini açık açık ilan mı ediyor?
DÖRT: Tüm bunlar üst aklın taşeronlar eliyle yeni bir provokasyonu mu?
Bölge için talihsiz olan malum yönetimler ne yazık kı müspet hizmetler görmedi. Tam aksine soysuzlaştırma, ifsat etme adına sosyal projeler ismi altında gençlerin bilinçaltına zehirler saçıldı. Zihnilerine fıtrata aykırı ne varsa kazıldı ya da bu uğurda yoğun mesai harcandı. Örgüte eleman kazandırıldı. Belediye kaynakları heba edildi… Nasıl olsa hesap soran, denetleyen yokmuşçasına saha yolgeçen hanına dönüştürüldü. Hatta zaman zaman meşrutiyet imtiyazları bile tanındı…
Kürdistan coğrafyası aldanabilir fakat dinine, tarihine meydan okuyan kirli girişimlere en sert tokadı indirmiştir. Bedel ödemiş, can vermiş, kanını kurban etmiştir; aziz İslam şiarları uğruna…
Şeyh Saitler, Hüseyinler, Selahaddinleri kurban vermiştir… Marksist ideolojiye karşı amansız mücadele vermiştir… Yılmadan, çekinmeden, izzetlice yol sürmüştür; sürdükçe yol bulmuştur, yol kat etmiştir; nihayetinde cennet yolcusu olmuştur…
Onun için bu coğrafya zınarlar, kendaller tanımaz zira o bozuk kan bu dokuya yabancı gelir. Kadim İslam medeniyetine, Kürt geleneğine savaş açanlar boğulmuştur. Çok gariptir ki halka rağmen halk için var olduğunu iddia edenlerce halkın değerleri saldırıya uğraşmıştır. Diğer deyişle halkı aldatanlar, halkı sömürenler genellikle halk için yola çıkanların eliyle olmuştur.
Onun için geçmişte bu teranelerle yola çıkanlar nasıl ki gayelerine ulaşmadılarsa; bu gün bu yalan siyasetlerle, mücadele eden çevrelerde amaçlarına ulaşmayacaklardır.
HDP belediyeleri illa ki kendileri için değer atfettikleri isimler arayacaksa, onların adlarını ancak kendi özel mekânlarına koyma inisiyatifi bulabilir. Toplumun genelini ilgilendiren mekânlara bu dayatma hakkını nerde bulur? Sahabe ismine olan tahammülsüzlüğünü, cami gibi ibadet mekanlarına olan hazımsızlığı ne hakla deklare eder?..
Sözün özü bu zihniyetleri kutsal kitap ne güzel resmetmiştir:
"Allah’ın mescitleri içinde Allah’ın ismini anılmasını men eden ve o mescidin harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır? İşte o zalimler yok mu, onların bu mescitleri korka korka girmekten başka akları yoktur. Bunları yapan zalimlere dünyada bir felaket, ahirette de büyük bir azap vardır."(Bakara,114)
Gerçek huzur, kardeşlik ve barış istiyorsak İslam’a ve İslami değerlerine sahip çıkmakla erişiriz.
Kalın sağlıcakla…